Ayşegül Özkonak

Sosyolog ve Aile Danışmanı

Category: makale (Page 1 of 2)

DÜĞÜN YAPMALAR SONA MI ERİYOR?

DÜĞÜN YAPMALAR SONA MI ERİYOR?

Coronadan dolayı düğünler ertelemekte ya da az sayıda davetli ile kısa sürede gerçekleşmektedir.

Bir kız annesi diyor ki; “Kızım yakında evlenecek. Ben o kadar eşin dostun düğününde, kaç kişiye altın götürdüm. Düğün yapacağım ki, o altınların karşılığı gelecek. Hem kızımın mürüvetini de görmeye hakkım var. O yüzden kızımın şöyle dosta düşmana karşı, şaşaalı bir düğünü olmalı. Oğlan anası babası olmak kolay mı? Düğün de yapacaklar. Takı da takacaklar. Benim kızım paha biçilmez altın kıymetinde. Ona göre…
Hamama giren terler. Yapsınlar düğünlerini. ”

Kız diyor ki;
” Ben eskiden beri düğün tantanasından nefret ederim. Ne o öyle. Geleni gideni. El öpmeleri; milleti eğlendirmeleri falan? Diyordum. O parayla yurt dışı balayına gidelim diye düşünüyordum. Hatta; ilk başlarda nişanlım da ben de düğün istemiyorduk. Ama annem, teyzem ve ablam
“Düğün bir kere olur. Oğlan tarafına ne yaptırırsan, şimdi yaptırırsın. Daha başka yaptıramazsın. Hem biz senin düğünde oynayacağız.” Yapalım” demişlerken, düğün yaptır. Hem Elalem ne der? Nikahtan gitme mi olurmuş? Babanın ve bizim bir şerefimiz var.” diyorlar. Galiba düğün yapacağız. ”

Oğlan annesi; “Hocam, gelinimiz başta düğün istemiyordu. Ablası, annesi, teyzesi” Düğün olsun. Bir kere olacak. ” diye tutturdular. Gelinimiz fikir değiştirdi. Hocam, inanın düğün masrafından belimizi büküldü. Emeklilikten sonra o kadar borca girdik. N’olur, yazılarınızda bunu da söyleyin. Şu düğün teranesi bir son bulsun. Aileler de rahatlasın. ”

Damat; ” Nişanlım da, ben de düğün istemiyorduk. Ama ailesi baskı yaptı. Annem, babam emekli. Beni ve kardeşlerimi okutmak için yıllarca emek ettiler. Ben 1,5 yıldır çalışıyorum. Bir birikintim yok. Ailem düğünde destek oluyor. Ama bana yapılan harcamadan sonra, kardeşlerim evlenirken de aynı harcamalar olacak. O zaman ne olacak? Onlara bizim düğün benzeri yapmasalar; kardeşlerim, yeni gelinler, dünürler sorun ederler. Yapsalar, anne babam bellerini doğrultamazlar. Ben ne kadar yardım edebilirim ki? Benim de kendime göre harcamalarım artacak.
Lütfen bu düğünler son bulsun. ”

Sizin yorumlarınız benim
için önemli.

Sizce;
a. Düğünler, eski şatafatlı haliyle devam etmeli mi?

b. Daha sade ve gösterişsiz mi yapılmalı?

c. Hiç yapılmamalı mı?

Beyin fırtınası yapalım mı?

1. Sizce yeni evlenen bir çift kaç liraya evlenmekte? (Alınan takılar da dahil.)
Tabii ki, bu miktar kişiden kişiye, bütçeden bütçeye değişir.

2. Kendilerine ait bir arabaları yoksa (ki çoğunun yoktur); şatafatlı düğün parasını düğüne vermek yerine; o parayla, almak istedikleri arabayı alabilirler mi?

3. Kendilerine ait bir evleri yoksa (ki yoktur); şatafatlı düğün parasını düğüne vermek yerine; o parayı, almak istedikleri evin peşinatına ayırabilirler mi?

4. Şatafatlı düğün yerine, yapılması elzem olan ne varsa yapabilirler mi?

5. Alacakları eşyaları minimalist yaşama göre seçseler; aylarca borç ödemekten kurtulsalar nasıl olur?

Yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiyle kalın…

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak
http://twitter.com/aysegulozkonak
https://instagram.com/kisiselgelisimdansman
#Nlp #okul #başarı #profesyonelkoç #eğitim #seminer #ilişkiler #kadınlar #erkekler #evliliktesorunlar #evlilikteçözüm #ikiliilişkiler #ekonomi #eşilişkileri #aile #kişiselgelişim #eğitimkoçu #annebabaçocuk
#BÜTÜNSELDÖNÜŞÜMKOÇLUĞU

İNSANLARA KARŞI GÜVENSİZ MİSİN?

İNSANLARA KARŞI GÜVENSİZ MİSİN?
Güven; ikili ilişkilerde de, iş ilişkilerinde de çok önemli.
Güven olmadan, iş ilişkisi de evlilik de, özel ilişkiler de, sosyal ilişkiler de yürümez. Yürüyemez.

Güven yoksa huzur, mutluluk, düzen, dinginlik ve buna bağlı olarak başarı da gözlenemez.

Başkalarına güvenebilmek de öyle…
Başkalarına güvenebilmek derken; eğer birilerinden yaşamında darbe aldıysan; o insanlara bir daha güvenmezsin. Bu normaldir ancak, bunu tüm yaşamına genelleştirmen doğru değildir.

Seni inciten, üzülmene, kırılmana, güvenini kaybetmene neden olan yaşadığın bir olay ya da bir birey var; haklısın.
Güven sorunu olumsuz durumlarla karşılaşan her insanda görülebilir. Bununla birlikte unutmamalısın ki güvensizlik duygusu senin geleceğe adım atmanı önleyebilir. İş ilişkilerini ve özel ilişkilerini bozarak, ikili ilişkilerde kapanılmaz yaralar açabilir. En önemlisi senin ruh sağlığını bozabilir… Hiç kimseye güvenememek seni rahatsız eder. Güven yoksa huzur da yoktur, beraberlik de, başarı da, sevgi de, aşk da…

Birisi yaptığı yanlıştan dolayı sana hak veriyor ve bir daha o davranışı yapmayacağını söylüyorsa ve bunda samimiyse ona zaman tanı.

Kestirip atmak, iş arkadaşınsa ileride birlikte yapacağınız o çok güzel işleri yapamamanız demektir.

Sevdiğin biriyse, o zaman da yaşayacağınız güzellikleri, mutluluğunuzu kaçırman demektir…

Bunu söylerken tabi çok büyük hatalardan bahsetmiyorum.

Peki büyük hatalar neler?…

O hatalar, neye ve kime göre olduğuna bağlı olarak değişir.

Not: Güvensizlik; tüm hayatını ya da hayatının bazı bölümlerini gereğinden fazla olumsuz etkiliyorsa ve bu konuda sorun yaşıyorsan; bir uzmandan destek almalısın.

Huzurun, mutluluğun ve başarın için…
Sevgiyle Kal…

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman
#Nlp #okul #başarı #profesyonelkoç #eğitim #seminer #ilişkiler #kadınlar #erkekler #evliliktesorunlar #evlilikteçözüm #ikiliilişkiler #ekonomi #eşilişkileri #aile #kişiselgelişim #eğitimkoçu #annebabaçocuk
#BÜTÜNSELDÖNÜŞÜMKOÇLUĞU

SINAVDAN BİR GÜN ÖNCE YAPMANIZ GEREKENLER:

SINAVDAN BİR GÜN ÖNCE YAPMANIZ GEREKENLER:

1. Ders çalışmayı bırakın.

2. Dinlendirici bir müzik eşliğinde doğada yürüyün. (Mozart K. 448 dinleyebilirsiniz. )

3. Sevdiklerinizle ama sınav konuşmadan sohbet edin.

4. Akşam yemeğinde sağlığınızı bozabilecek ve alışık olmadığınız besinlerden uzak durun.

5. Uykudan önce korku filmi izlemekten uzak durun.

6. Uyumadan önce ılık bir duş alın; yatağa uzandığınızda sizi mutlu eden hayaller kurun.

7. Sınava belgelerini akşamdan hazırlayıp bir zarfa yerleştirin.
(Kimlik belgesi, en az iki adet koyu siyah ve yumuşak kurşun kalem, kalemtıraş, leke bırakmayan yumuşak silgi, bandajı çıkarılmış şeffaf pet şişe içerisinde şu).
Bunların dışındaki her şey yasak biliyorsunuz.
(Çanta, cüzdan, cep telefonu, telsiz, radyo, saat, bilgisayar, kamera, kablosuz iletişim sağlayan cihazlar, kulaklık, kolye, küpe, bilezik, yüzük, broş, her türlü elektronik ve mekanik cihazlar, databank sözlük, hesap makinesi, kâğıt, kitap, defter, pergel, açıölçer, kesici ve delici aletler.)

8. Sağ yanınıza yatarak ve sağ burun deliğini kapatarak, sol burun deliğiyle nefes alıp verin. Böylece parasempatik sinir sistemi devreye girer. O da iç organları rahat çalıştırır, daha kolay uykuya dalarsınız.

9. Çalar saati kurun.

10. ” Ya uyanamazsam?” Düşüncesi gelirse; “Düşündüğümü düşündüm. İptal iptal iptal” deyip, içinizden; “sabah 6:00 da kalkıyorum”. Talimatı verin. Bilinçaltınız sizi anlar. ( Bu uygulamaya 3 hafta öncesi başlamanız düzenli kalmanızı sağlar.)

#SINAV SABAHI YAPMANIZ GEREKENLER:

1. Sınav günü sabahı uzun zincirli glikozdan oluştuğu için haşlanmış patates yemeniz, enerjiyi artırır. Şekerden uzak durun. Şeker kan şekerini birden yükseltir ve uyku geririr. Besleyici gıdalar alın. Gazlı içecek ve kafeinden uzak durun. ( Patates yemeye 1 hafta önce başlayabilirsiniz. Sindirimi de rahatlatır.)

2. Trafik olabileceği için yola erken çıkın.
En geç sınavdan yarım saat önce okulda hazır bulunun.

3. Sınav stresinizin yükseldiğini fark ederseniz; nefes egzersizi yaparak gevşeme durumuna gelin.

4. “Ya başaramazsam, heyecanlanırsam? Kodlamayı yanlış yaparsam? ” Düşüncesi gelirse; “Düşündüğümü düşündüm. İptal iptal iptal” deyip,
“Sınavı başarabilirim” diye düşünün ve içinizden bu cümleyi tekrarlayın. Sizin durumunuzda olan herkes, şu an sizin gibi; aklınızda olsun.

5. Sınav başlarken saatinizi ayarlayın.

6. Talimatları dinleyin.

7. Sınavda, deneme sınavlarında izleyip de başarılı olduğunuz sırayı izleyin.

8. Soru köklerine dikkat edin; “… değildir?”,
“…. yoktur?”,
“… olamaz?” şeklinde olumsuz olarak verilir önce bu kelimelerin altını çizerek okuyup cevaplayın.

9. Uzun ve karışık görünenleri sonraya bırakın.

10. Paragraf ya da bir parçaya bağlı sorularda, paragrafı ya da parçayı okumadan önce, alttaki soruyu okuyarak zaman kazanın.

11. Doğruluğundan emin olduğunuz şıkları dikkatle kodlayın.

Hepinize başarılar diliyorum.

Not: Sınava gireceklere faydalanmaları için paylaşabilirsiniz.

Sevgiyle kalın…

Ayşegül Özkonak
Eğitim Koçu

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı

05052509633

www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak
https://instagram.com/kisiselgelisimdansman

ANLAMLANDIRILAMAYAN DUYGULAR

ANLAMLANDIRILAMAYAN DUYGULAR

Birey, bebeklik ve çocukluğunda anneyle ya da kendisine bakan kişiyle; fiziksel, duygusal anlamdaki doyumu yeterince alamadıysa,; güvensiz ya da kaygılı bağlanma yaşadıysa; yetişkinlik döneminde bu yoksunluğu hep çekecektir.

Ebeveynlerinden, alması gerekli sevgiyi, ilgiyi yeterince alamadıysa, ya da kardeşler arasındaki sevgide adaletsizlik yaşadıysa; bebekliğindeki bu yoksunluk, bireyde sevilmediği, istenilmediği, ötelendiği, kabul edilmediği hisleri ve duygularına neden olabilir.

Birey anlamlandıramadığı bir mutsuzluk, huzursuzluk içinde, yabancılaşma duygusuyla beraber; bu dünyaya ait değilmiş gibi hissedebilir.
Bazen hislerini, duygularını da ifade edemez.
En kuvvetli duygu, öfke duygusudur.

Anne-babaya öfke, kırgınlık; hayata öfkeyi, kendine öfkeyi, ufak şeylere patlamayı beraberinde getirir. Buna Yaradan da dahil olmak üzere herkese öfkelidir ya da kırgındı. Devamında isyankardır, sevgisizdir, çaresizdir, işleri hep ters gider, ilişkilerinde ve işlerinde hep sorun yaşar, sorunlu insanları hayatına çeker.
Bekarsa, ikili ilişkilerinde; evliyse, evliliğinde sorunlar yaşayabilir.
– Bu bana yapılır mı?
– Neden bu dünyaya geldim?
– Herkes kötü, bencil, artniyetli.
– Adaletsiz dünya.
– Böyle yaşamanın da…gibi düşüncelere kapılır veya sözler söyler.

Öfkeli insanın hayata bakış açısını değiştireceği bir yardım alması; sakinleşmesini, mutlu ve huzurlu olmasını sağlar.

Sevgiyle kalın…
Ayşegül Özkonak

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı

05052509633

www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman

RUHU ARINDIRMAK

RUHU ARINDIRMAK
Kırıldıklarımızla helalleşmek, ruhu ve zihni arındırır. Bedeni rahatlatır. Huzur ve dinginlik sağlar…

Hadi hepimiz helalleşelim. (Tabi istiyorsanız. Önce isteyip istemediğinizi kendi içinize sorun.)
Derin nefesler alıp vererek gözlerinizi kapatın.

Şimdiye kadar kırıldığınız, kin duyduğunuz ve kırdığınız, bir şekilde kendisine zarar verdiğiniz kim varsa, Hayalinizde karşınıza alın.

“Doğumumdan bugüne kadar, tanıdığım tanımadığım, bilerek ve bilmeyerek beni kıran, üzen, inciten, hatırladığım ya da unuttuğum tüm insanlar; hayatıma girdiğiniz ve verdiğiniz öğretiler için teşekkür ediyorum, sizleri bağışlıyorum. Bedenimdeki olumsuz duyguları serbest bırakıyor ve affediyorum, haklarımı helal ediyorum.

Tanıdığım ve tanımadığım tüm insanlar, canlılar; ( zarar verdiğiniz hayvan ya da bitki de olabilir.) Şimdiye kadar bilerek ve bilmeyerek; eleştirdiğim, yargıladığım, suçladığım, kınadığım, kırdığım, üzdüğüm, incittiğim, farkında olarak ya da olmayarak zarar verdiğim için; n’olur siz de beni affedin, bağışlayın, haklarınızı helal edin.”

Bu duayı içinizden gözleriniz kapalı okuyun.
Sevgiyle kalın…

Ayşegül Özkonak

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı

05052509633

www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak
https://instagram.com/kisiselgelisimdansman

RUHA DOKUNABİLMEK

RUHA DOKUNABİLMEK

Emekli bir öğretmen; evine gardırop yaptırması gerektiği için, iyi bir marangoz ustası aramaya başlar. Köyündeki tanıdıklarına sorar soruşturur;” Yaptığı işi temiz ve düzgün yapacak, şu” tarihte teslim edeceğim” dediyse, o tarihte bitirip teslim edecek, verdiği sözde duracak, işinin ehli bir marangoz arıyorum. Böyle bir usta tanıyor musunuz? ”
Sordukları kişiler, ağız birliği etmişcesine; ” S………….köyünde tam aradığın gibi bir usta var hocam. Parmakla gösterilecek; işinin ehli ve dürüst bir insandır” derler.
Emekli öğretmen üşenmez. O köye gider.
Kapıdan selam vererek içeri girer girmez, 40 yaşlarında bir adam; yaşlı öğretmenin ellerine sarılıp, öpmeye yeltenir. ” Hocaaamm hoşgeldiniz. Beni tanıdınız mı?
Ben A………..”
Yaşlı öğretmen geri çekilir, adamın yüzüne dikkatlice bakar, yine tanıyamaz; ” Yoo tanıyamadım” der.
Usta olduğunu sonradan öğrendiği adam ise, anlatmaya başlar;
” Hocam ben ilk okula giderken, siz o zamanlar okulumuzda idareciydiniz. Ben küçükken biz fakirlik çektik. Babamın evde, varlığıyla yokluğu birdi. İşsiz; aylak bir adamdı. Annem de ancak; komşuların yardımıyla bizim karnımızı doyurmaya çalışırdı. Bir gün şeytana uyup, öğretmenimizin çantasından yüklü bir para çalmıştım. Öğretmenimiz durumu fark etti. Soruşturdu ama parayı bulamadı.Sonra bizi dışarı çıkartmadan, nöbetçi öğrenciyi size gönderdi. Siz sınıfımıza gelip olanı öğrenince; o gür sesinizle önce bağırıp çağırdınız.
Sizin her şeyi anladığınızı zannedip; “öğretmenim ve arkadaşlarım da benim çaldığımı öğrenirlerse ben ne yaparım?” diye altıma kaçıracak kadar korkmuştum. Bacaklarım titriyordu. Terler boşandı, bayılacak gibi olmuştum. Hiç unutmuyorum.
Sonra hepimizi dışarı çıkardınız. Öğretmenimiz başımızda bekliyordu, bizi tek tek içeri alıp her birimizle yalnız konuştunuz.
Sıra bana gelip itiraf ettirdiğinizde; döveceğinizi zannettim ama hiç dövmediniz. Sonra öyle bir nasihat ettiniz ki… ” Bak oğlum; insanlar hata yapabilir. Önemli olan bir daha o hatayı yapmamaktır. İster fakir ol, ister zengin. Hayatta şunlar fark yaratır; dürüst ve güvenilir olmak. Kimsenin malına, ırzına, namusuna göz dikmemek. Böyle olursan, herkes sana inanır ve güvenir. Seni sever; sana saygı duyar… Alnın açık, başın dik olur. Büyüdüğünde de hangi işi yaparsan yap; ama önce bunlara dikkat et. Verdiğin sözde dur, dürüst ve güvenilir ol. Namuslu ol. Böyle olursan, ben hep; senin yanında olurum.”

Siz böyle söyleyince, çaldığım parayı ağlayarak size teslim ettiğimi hatırlıyorum;
” Bu sır aramızda kalacak.” dediğinizi de…
Bu sözlerinizi yıllarca unutmadım. Her biri aklımda çivi gibi çakılı kaldı.
Bugün eğer şu gördüğünüz iş yerine sahipsem; iyi bir iş yapıyorsam, bana saygı duyuluyorsa, alnımın teriyle kazanıyorsam; nedeni sizsiniz hocam.Verin elinizi tekrar öpeyim.”
Yaşlı öğretmenin gözleri yaşarır.
“Şimdi hatırladım. O çocuk sendin demek? Parmakla gösterilen bir insan olmuşsun. Seninle gurur duydum. “deyince; beraberce ağlayarak birbirlerine tekrar sarılırlar.
Usta devam eder.
” Hocam, hep merak ettim. Bu işlediğim suçu kimse bilmedi. Kimse beni suçlamadı. Mezun olana kadar öğretmenim de bana hiç kötü davranmadı. Ona bu işi benim yaptığımı söylememiş miydiniz? ”

Öğretmen cevap verir.” Seni sorguladıktan sonra; dışarda sorgulamadığım çocukları da tek tek çağırıp sorgulamaya devam ettim. Eğer parayı sende bulduktan sonra, aramayı bitirseydim; senin suçlu olduğun anlaşılırdı. Hırsız damgası yerdin.
Öğretmenine söyleseydim; ne kadar yargısız olmaya çalışsa da, sana cephe alırdı. Yine suçun ortaya çıkardı ve bu ezikliği, utancı ömür boyu taşırdın.”
Usta, ağlayarak öğretmenine sarılır.
” Hocam Allah sizden razı olsun. Bana yıllar önce öyle bir ders verdiniz ki, şimdi üç çocuğum oldu ellerinizden öper. Onları da dürüst bir insan olarak yetiştiriyorum sayenizde. ” der.

Emekli öğretmen o gün eve geldiğinde, gözleri dolu dolu; öğrencisinin durumundan memnun, gururlanarak ve sevinç içinde yaşadıklarını anlatır ailesine.

Size anlattığım hikayedeki emekli öğretmen kimdi biliyor musunuz?
Benim gurur duyduğum babam…
Babamın yıllar önce kendi başından geçen bu anıyı anlatırkenki hali, gözümün önünden hiç gitmez.
O öğrencisi kimdi; hiç bilemedik. Çünkü adını asla söylemedi. Bizler bu anıyı yıllarca unutmadık.

Öğretmen olduğumda ise babamın bu davranışı, benim yol göstericim oldu.

Bir öğretmen küçücük bir çocuğun ruhuna dokunduğunda, o çocuğun neslinin ruhuna da dokunduğunu bilmeli. Tıpkı Amir Khan’ın Yerdeki Yıldızlar adlı filmi ve film kahramanı Shaan gibi.

Ayrıca ruha dokunmak için illa öğretmen olmak da gerekmez.

Bununla birlikte, bir öğretmen; sadece bir çocuğu eğitmez. Onun ruhunu da eğitir. Onun neslini de eğitir. Bir milleti eğitir. İnsanlığı eğitir.

Sevgiyle kalın…
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633

www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

KENDİNİ ONARMAK SONRAYA MI KALSIN? ŞİMDİ Mİ GERÇEKLEŞSİN?

KENDİNİ ONARMAK SONRAYA MI KALSIN?
ŞİMDİ Mİ GERÇEKLEŞSİN?

1. Hemen kırılıyor musun, alıngan mısın?
2. Kimseye hayır diyemiyor musun?
3. Başkalarını üzmemek, kırmamak, dostluklarını, sevgilerini kaybetmemek, yanlış anlaşılmamak için; içinden gelmese bile, çoğunlukla onların her dediğini yapıyor musun?
4. İnsanlar seni hep üzüyor, kırıyor mu?
5. Onlara hep iyilik yaptığın, emek verdiğin halde değerinin bilinmediğini mi düşünüyorsun?
6. Atmak istediğin her adımda” elalem ne der?” diye mi düşünüyorsun?
7. Hep birilerine bir şeyler ispatlama çabasında mısın?
8. “Hata yapmamalıyım.” mı diyorsun?
9. Seni inciten insanları affetmiyor musun?
10. Bazı konularda kendini suçluyor musun?
11. Kendine karşı, başkalarına karşı ya da her şeye karşı sürekli kontrolcülük mü yapıyorsun?
12. Şansının olmadığını, yeterince kazanamadığını mı düşünüyorsun?
13. Karşına istediğin özellikte birinin çıkmadığını, çıksa da aldatıldığını/ aldatılacağını / sorun yaşayacağını düşünüp karşı cinsle ilişkiyi ilerletmekten ya da evlilikten kaçıyor musun?
14. Her şeyin mükemmel ya da en iyisi olmasını istiyor sonrasında da yorulduğunu mu hissediyorsun?
15. Hep onaylanmak ihtiyacı hissediyor, onaylanmayınca kendini kötü mü hissediyorsun?
16. Bağımlılıkların var mı?
17. Affetmediğin, kırgın olduğun insanlar ( anne, baba, kardeş, eş, akraba, dost, patron, eleman)var mı?
18. Özgüvensiz misin?
19. Başkalarına göre kendini değersiz, yetersiz, başarısız mı hissediyorsun?
20. Hayat sana göre güvensiz mi?
21. Akışa bırakamıyor musun?
22. Şimdiye kadar kendin gibi olamadın mı?
23. Erteliyor musun?
24. Ya da bir şeyleri yetiştiremeyeceğini mi düşünüyorsun?
25. Hayatında bir şeyler yarım mı kalıyor?

Bu sorunların devam etsin mi?
Yoksa çözümlensin mi?

Bunu farkettiysen; yapılan çalışmalarla kendini bulma zamanının geldiğini ve bunun çözümünün de kolay olduğunu biliyor musun?

Sevgiyle kal…

Ayşegül Özkonak

05052509633

www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman

ÖMRÜNÜN NE ZAMAN BİTECEĞİNİ BİLSEN NE/NELER YAPARDIN?

ÖMRÜNÜN NE ZAMAN BİTECEĞİNİ BİLSEN NE/NELER YAPARDIN?
Yarın öleceğini bilsen insanları kırar mıydın mesela?
Veya seni kıran, inciten insanların her sözünü önemser miydin?
Başkalarının olumsuz sözleri seni ne kadar etkilerdi?
Her ne şekilde olursa olsun para biriktirmeye çalışır mıydın?
Titizlenir miydin mesela her şeye?
Evini dip köşe temizleme takıntın kalır mıydı?
Yoksa hayatı doya doya mı yaşardın?
Şimdiye kadar yapmak istediklerini mi yapardın?
Aşık olur muydun mesela?…
Sevdiklerine ‘SENİ SEVİYORUM’ der miydin?…
Şimdiye kadar ötelediğin ne varsa yapmak ister miydin?

Peki affetmek isteyip de affedemediklerini affeder miydin?
Ya da bir telefon açıp, kendisinden af diler miydin?

Affetmediğin kimler var hayatında?
Bu kişi kim?
Kendin mi?
Bir başkası mı?

Bir hata yaptın ve bu hata sonrası birileri bundan acı mı çekiyor?
Düşün.
Yaptığın hatayı bir şekilde telafi edebilir misin?
Telafi etmeyi denesen nasıl olur?
Ne kaybedersin?
Ve yaptıklarından dolayı affedebiliyorsan kendini de affedebilsen?

Ya da seni bir başkası mı incitti?
Yine affetmeyi denesen nasıl olur?
Affetmek seni özgürleştireceğini bilsen?

Affetmekten çekiniriz hep…Yine o hatayı yapacağını düşünürüz.
Cezasını çeksin isteriz.
Affetmek onu haklı bulmak demek değildir ki.
Onu onaylamak da değildir.
Suçsuz bulmak demek değildir.
Ona sarılmak demek de değildir. Gerekirse belki o da yapılabilir ancak burada esas olan senin zihin, beden ve ruh sağlığındır.
Affetmemek sırtında bir yüktür. Affetmediğinde sırtın, kemiklerin, eklemlerin, kasların, miden, başın vb. ağrır. Psikosomatik rahatsızlıkların oluşur.

Şimdi affetmediğin kim varsa onları tekrar düşün.
Onları da özgür bıraksan, kendini de. Bu nasıl olurdu?
Farkedeceksin ki ağrıların bitmiş.
Ruhun rahatlamış, huzur duymaya başlamışsın…Tamamen özgürleşmişsin. 😊

Ömrümüzün bir saniye sonra bitmeyeceğini kim garanti edebilir?…
Bir saniye, bir salise sonrası neler olabilir?…

O affetmediğin kişi belki de sen affedemeden hayatından sonsuza dek çıkabilir…

Ya da sen onun hayatından sonsuza dek çıkabilirsin?

Bu söylediklerimden sonra affedebilecek misin?
Hayatı yaşamak istediğin gibi yaşayabilir misin?
Sevdiklerine zaman ayırıp söylemek istediğiniz kişi/kişilere ‘SENİ SEVİYORUM’ diyebilir misin?

Hadi…Yanındaysalar şimdi söylemeyi dene; gözlerinin içine bakarak ama yüreğinden coşan sevgiyle ve de sımsıkı sarılarak…

Uzaktaysalar telefonla ya da mesajla; hadi ne duruyorsun?

Kendine sor. ” Bunu yapsam ne kaybederim? En kötü ne olur?”

Yapabilirsin.
Şimdi.
Hemen.
Yarın çok geç olmadan.

Sevgiyle kal…

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633

NE ZAMAN ÜZÜLSEN BU SÖZÜMÜ HATIRLA

NE ZAMAN ÜZÜLSEN BU SÖZÜMÜ HATIRLA
30 yıl önce Fakültede okurken Biyoloji Bölüm derslerini ve Eğitim Fakültesi derslerini aynı sene içinde vermeye çalışmaktaydım. İki fakültenin sınav tarihi açıklandığında, tarihlerin çakışmış olduğunu fark etmiş ve hemen Hocalarıma durumu izah etmiştim ancak; sınav tarihini değiştirme talebime rağmen; talebim geri çevrilmiş ve ben çaresiz kalmıştım… Üzüldüğümü gören annem:
– Kızım bir bak, dağlar var ovalar var.
– Evet anne?
– Yokuş var iniş var.
– Evet.
– Kıştan sonra bahar ve yaz geliyor mu?
– Evet?
– Her geceden sonra gündüz geliyor mu?…
– Evet geliyor….
– Hiç bir şey aynı kalmaz…
Demek ki sen de üzüldükten sonra sevineceksin. Hep böyle devam etmeyecek.
Hepsi geçecek…Ve sen geriye dönüp baktığında neden üzüldüğüne şaşıracaksın. Bundan sonra ne zaman üzülsen benim bu sözümü hatırla. Dedi. (Çakışıyor dediğim sınavların tarihleri değişti ve ben de o sınavlardan geçtim)…😊
Yıllarca annemin bu sözlerini düstur edindim…( Canım annem; biz çocukken ve gençken, bizim için çok muhteşem bir yaşam koçuydu. Bu özelliğimi annemden aldığımı inkar edemeyeceğim. 😊)

NOT: Benim bu 30 yıl önceki can sıkıntısı dediğim şey çoğunuza göre belki çok basit gelebilir ama o yıllarda sorsaydınız, benim için çok önemliydi. Şimdi sorduğunuzda ise, çok gereksiz.
O halde, acılar, üzüntüler, kaygılar, endişelerin miktarı da, sadece o zaman diliminde geçerli. Üzerinden biraz zaman geçtiğinde; ” Buna niçin bu kadar üzülmüştüm ki? Ne gerek vardı bu kadar yıpranmama?” Diyebiliyoruz.
Elbette içinde bulunduğumuz duruma, şartlara, olaya, yaşanmışlıklara göre ve bizim daha dirençli, daha iradeli, daha dik durabilme kapasitemize göre; verdiğimiz tepkinin de değiştiği muhakkak.
Bireysel olarak sorduğumuzda ise, her insanın acısı kendine büyük gelir. Belki daha büyük acılar yaşadık ya da yaşayacağız. Mesela ölüm acısı. Ve hepimiz biliyoruz ki, ölümün girmediği ev yok. O halde bu konuda yalnız değiliz.
Her ne olursa olsun, olayları değiştiremeyiz. Bununla birlikte o olay hakkında, bakış açımızı değiştirebiliriz.
Zamanın her şeyin ilacı olduğunu bilebilirsek, sorunun sadece bizde olmadığını düşünürsek ve olağanlaştırabilirirsek; bu bakış açısı bizi rahatlatır.

Bir şey daha; NE ZAMAN ÜZÜLSENİZ ANNEMİN BU SÖZLERİNİ HATIRLAYIN; bakış açınızın çok değiştiğini fark edeceksiniz…

Sevgiyle kalın. 🙂

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı

EN SEVDİĞİNİZ ÇİÇEK HANGİSİ?

EN SEVDİĞİNİZ ÇİÇEK HANGİSİ?

Ben Eskişehir’de bir köyde, bahçeli bir evde büyüdüm.
Babam, çocukken evimizin önüne ve yan tarafına çiçekler dikmişti. Leylaklar, renk renk güller, sokaktan geçenlerin; ” Bu güzel koku nerden geliyor?” diyerek başlarını çevirmelerine neden olan hanımeli; güllerin altında kimsenin dikkat etmediği ama o mis gibi kokusunu sanki sadece benim duyumsadığım sümbül ve nergisler…

Bahar geldiğinde ben her sabah, özellikle de okula gitmeden önce; o sümbül ve nergisleri mutlaka koklar, Yüce Yaradan’ıma şükreder, o şükürle otobüs durağına yürür, yine o huzur ve dinginlikle
okula varır, derslerimi de o keyifle dinlerdim.
Sanırım sümbül ve nergisin bende oluşturduğu duygu; mutluluk, huzur, coşku, neşe, sevinç, şükür, bahar, dinginlik, yeniden doğuş.
Bu iki çiçek, bende bu güzel çapaları oluşturmuş.

Şimdi ise #Coronadan dolayı tıpkı sizler gibi evdeyim. Buna rağmen, ne zaman sümbül ve nergis resmi görsem, ya da bir çiçekçinin önünden geçsem; bu duygular bende tekrar ortaya çıkar ve yüzüme şükürle karışık tatlı bir tebessüm yayılır…

Peki siz hiç düşündünüz mü?
Sizin en çok sevdiğiniz ve sizde duygu oluşturan çiçek ya da sizi en mutlu eden anı ne?

Not: Çapa belirli bir duyguyu veya duyu organlarını harekete geçiren, bir tür uyarıcıdır.

Sevgiyle kalın…
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633

www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman

Page 1 of 2

Ayşegül Özkonak