Ayşegül Özkonak

Sosyolog ve Aile Danışmanı

Month: Şubat 2017 (Page 1 of 3)

ERKEKLERE ÖNERİLER : KADINLARIN DİLİNİ ANLAYABİLMEK

ERKEKLERE ÖNERİLER : KADINLARIN DİLİNİ ANLAYABİLMEK
Kadınların dilini anlayabilmek için birazcık dikkat gerekir…Bir şey söylüyorlarsa eğer, söylenen şeyin sizdeki gibi tek bir anlam yoktur. O sözün altında söylenmemiş başka bir anlam daha vardır.
1.İlk tanışma: Yeni tanıştığınızda cinselliği çağrıştıracak söz ve davranışlardan kaçının. Kadınlar cinsel bir nesne olmaktan kaçınırlar. Arkadaşlık ilerleyince o da ancak izin verirse elini tutabilir, yanaklarına dokunabilir, omzuna sarılabilirsiniz. Bu davranışlarla kendini güvende hisseder. Kendine değer verildiğini, önemsendiğini, saygı duyulduğunu hisseder.
2.Özen göstermek: Kadınlar fazla bakımlı erkeği sevmezler. Aşırı parfüm, jöle, törpülü tırnaklar vb. uygulamalar onlara itici gelir. Kadınlara göre erkekler, doğal olmalı. Doğal olmalı derken de saç sakal birbirine karışmış, yağlı saçlar, tüm gün pijamalarla ya da ter kokusu sinmiş kıyafetle dolaşmaktan bahsetmiyorum.
3.Gözlere bakın: Kadın konuşurken gözlerine bakılsın ister. Kadınlar, bebekken bile annesinin yüzüne erkek bebekten 16 kat fazla bakarlar. Dinlenilmek isterler. Kadınlar dırdır ediyorsa ,biraz da dinlenilmediği içindir. Çünkü anlaşılmadığını hissediyordur…Patronunuzla, iş arkadaşınızla, erkek arkadaşlarınızla sohbet edebiliyorsunuz öyle değil mi? Kadınınızla da konuşabilir, onun isteklerine önem verebilirsiniz. Başkalarına verdiğimiz özenin daha fazlasını, eşlerimize vermeliyiz ki, mutluluğumuz bir o kadar artsın.
3.Konuştuklarını anlamaya çalışıyorsanız: Cümle kurarken en çok neyi tekrar ediyorsa ona dikkat edin. Çünkü ya onu sorun ediyordur kendine ya da sizinle onun hakkında konuşmak istiyordur.
-Annem bize gelecekmiş. Annem dedi ki…
4.Özel günler: Doğum günü, evlilik yıl dönümü gibi özel günleri cebinize kaydedip onu mutlaka kutlayın. Kadınlar detay sever. Önemsenmek ister.
5.Hediye vermek: Hediye almak sevgi dili sıralamasında onun birinci dili ise, ona zaman zaman hediye alın. Verirken de sunuma dikkat edin. Kadınlar sunuma önem verir. Verirken gözlerine sevgi dolu bakın.
Çikolata isteği artmışsa ,muayyen günlerinin ortasına gelen günlerdedir ve östrojen miktarı artmış demektir. Hediye alacağınız zamanları bu günlere denk getirirseniz hediyeyi beğenme olasılığı artar.
6.Seni seviyorum hangi sıklıkla söylenmeli: Sık sık ‘’Seni seviyorum ‘’demenize gerek yok. Çünkü o söz; içten gelerek, yüzeysel olmadan samimi olarak söylendiğinde anlam kazanır.
Ancak, kadınınız ‘’Seni seviyorum’’ diyorsa, yankısını bekler. Yani siz de ona;
‘’Ben de seni seviyorum’’ demelisiniz.
‘’Sen beni eskisi kadar sevmiyorsun’’ diyorsa, aslında eskisi gibi ilgi bekliyordur sizden. İltifat etmenizi, onaylamanızı, takdir etmenizi bekliyordur.
7.İstemediğiniz kıyafette ısrar mı ediyor?:
Asla ‘’Çıkar şunu!’’ demeyin. Ters tepebilir. Özellikle de güçsüzlük korkusu varsa, daha çok inat eder. Tartışmaya başlarsınız. Gününüz rezil olur.
-Canım bu seni biraz kilolu mu gösterdi ne? demek daha etkili olur.
Onayladığınız kıyafeti giymesini isterseniz:
Tezgahtar tavrı sergileyin.
-Bu kıyafet sana çok yakıştı. Harika, bedenine ve tenine tam uydu.
Onaylamadığınız bir kıyafeti giymesini istemiyorsanız , kadınınızın zayıf noktası kilo ise, vücudunun herhangi bir bölümüne tepkiliyse mesela kendi belini kalın buluyorsa o bölgeyi fark ettirerek, hafif yüzünüzü de ekşiterek;
‘’Sanki senin bel kısmını daha geniş göstermiş’’ demeniz, ’’ Hiç yakışmadı’’ demenizden daha etkilidir.
Sizin onayladığınız bir kıyafeti giymesini istiyorsanız:
‘’Seni çok fit göstermiş. Harika durmuş üzerinde’’ diyebilirsiniz.(Harika durması da önemli. Yoksa yalan söylediğinizi fark eder. Aman dikkat! Durum daha da kötüleşmesin. 🙂 )
8.Övgü kime yapılmalı: Başka kadını, kendi annesi bile olsa övmeyin. Kıyaslamayın. Sadece onu övün.
9.Eski sevgili ya da eski eş konusu: Eski sevgiliniz ya da varsa eski eşinizi asla ona kötülemeyin ,övmeyin ve asla kıyaslamayın.
-Hepsi geçmişte kaldı. Benim için sen önemlisin. Benim için biz önemliyiz. deyin.
Onun geçmişindeki kişilerin ayrıntısını sormaktan da vazgeçin. Doğrusu olan da bu. Her şey geçmişte kaldı. O ve siz önemlisiniz. Bunu da her şekilde vurgulayın.
10.Kendinize aşık etmek istiyorsanız: Yardımsever olun. Yardım kuruluşlarına beraber katılın. Gezi turlarına birlikte katılın. Başbaşa geçireceğiniz zamanlar ayırın. Beraber yapacağınız etkinlikler, sizi birbirinize yakınlaştırır.
11.Sahiplenme:A kişisi, B kişisi adına herhangi bir katkıda bulunursa, ona bir şekilde yardımcı olursa, emek verirse; B kişisini sahiplenir.
Eşinizin ya da sevdiğiniz kadının sizin için bir şeyler yapmasına izin verin. Kıyafet seçimi ve alımı, pasta -börek yapımı, fikir danışma vb. davranışlar, onun sizi sahiplenmesine neden olur.
12.Özeli Paylaşma: En özelinizi ,projelerinizi, eviniz, aileniz ve kendinizle ilgili hayalleri ilk önce eşinizle paylaşın. Üçüncü kişiden duyarsa öfkesi kabarır. Kendini ikici plana itilmiş hisseder. Değersizlik duygusuna kapılır. Size güveni kalmaz.
13.Öfkeliyse:Omuzlarına sarılın, ellerini tutun. Gözlerine bakın.
– Haklısın. Çok özür dilerim. Seni anlıyorum. Hatalıydım. Çok haklısın.
Biraz sakinleş, bunu ikimiz de sakinken konuşalım. deyin. Dikkatini dağıtacak sözler söyleyin. Ertelemesini sağlayın. Ertelemek öfkenin geçmesini sağlar. İkiniz de sakinken konuyu mutlaka konuşup çözüme bağlayın.
14.Cep telefonu sorunu: Siz cep telefonuyla, bilgisayarla ilgilenirken sık sık sorular sorup, öfleyip püflüyorsa, odadan odaya girip çıkıyor, yüksek sesle konuşarak hızlı hızlı dolaşıyorsa; ’Onu bırak benle ilgilen’ demek istiyordur. Değerli zamanınızı , değerli eşinize ayırın.
15.Şikayetleniyorsa: ’’Bugün tüm gün koşturdum, yoruldum. Tabanlarım ağrıdı.’’ diyorsa, ilgi şefkat istiyordur. Ayaklarına masaj yapıverin. Bu sizin birbirinize olan şefkat ve sevgi duygularınızı artırır.
16.Yardım Konusunda: Mutfakta iş yaparken ;
-Yardım edeyim mi? diye sorun.
-Yok yok ben yaparım. diyor, iki kere tekrarlıyorsa, sizden yardım istiyordur. Kadınlar ısrarı severler. Yardım konusunda ısrar edin.
17. Suratı Asıksa: Eve geldiniz. Suratı asık.
-Ne oldu? diye sordunuz.
-Yok bişey.
Tekrar sordunuz.
-Yok Bir şey.
-Hayatım söyle ne oldu? Var Bir şey. Belli…
-Öf hep ben mi söyleyeceğim. Biraz da sen anla.
(O sırada sizin annenize kızmıştır. Ya da sizin bir davranışınıza.)
Anlaşılmak ,haklı görülmek istiyordur. Dinleyip, haklı olduğunu vurgulayın.
18.Fikrini alacaksanız: Bir şey sordunuz. Yüzünü inceleyin. Suratı asık ;
-Bilmem. kendin bilirsin diyorsa, dikkat ! Orda sorun vardır. Durumu onaylamıyordur.
19.Dır dır ediyorsa:
-İş, iş; hep iş. Senin işin hiç bitmez ki zaten. diyorsa; ilgi bekliyordur. İlgilenin.
-Senin için ne yapmamı istersin? diye sorun.
Kadınlar kendileri için yapılan şeylerden mutlu olurlar. Ne yaptığınız önemli değil. Çaba sarfedin yeter.
20.Kadınınız için başka ne yapmalısınız?: Onu sevin, sayın, ilgi gösterin. Beğendiğinizi zaman zaman vurgulayın.
Sanılanın aksine güldüren değil, yanında kendini güvende hissettiği erkeği sever kadın.
21.Anne baba bağımlısı olmak: Kadınlar, anne baba bağımlısı olan kendi kararını alamayan, karar verirken de sık sık onlara/başkalarına danışan erkeklerden hoşlanmaz. Anne babayı herkes sever ve sayar. Sevip saymalı da. Bağlılık başka, bağımlılık başkadır. Eğer bağımlı iseniz bu konunun uzmanından destek almalısınız. Mutluluğunuz için…
22.Kadınlar anlayış beklerler eşlerinden. Anlayışlı olun.
24.Cinsellikten ziyade dokunulmak, şefkat onlarda daha etkilidir.
25.Haklı görülmek, anlaşılmak ister kadın.
26.Değer görmek ister.
27.Eşiyle sohbet, onaylanmak, takdir ister.
28.Ev işlerinin paylaşılmasını ister. Destek ister.
29.Kadının dilini anlamak aslında kolaydır .O dili anladığınızda ise; iletişiminiz kolaylaşır, mutluluğunuz artar.
30.Kadınınızı anlamanız ve mutlu olmanız dileğiyle…
Sevgiyle kalın.

Ayşegül Özkonak

Aile danışmanı

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

ÖZGÜRLEŞMEK

ÖZGÜRLEŞMEK
Hastalıkların asıl nedeni; kin, nefret, öfke, stres, kaygı, korku, kuşku, endişe, suçluluk, üzüntü, acı, keder, suçlama, yargılama, gibi negatif duygular ve olumsuz düşüncelerdir.
İyileşmek, şifa bulmak istiyorsak; bu duyguları ve düşüncelerimizi fark edip onları sevgiyle kabul edip, sevgiyle serbest bırakmalıyız. Bırakmalıyız ki iyileşebilelim.
Çünkü düşünceyle hasta olabiliyorsak, düşünceyle de iyileşebilme gücüne sahibiz. Bunun için de bir şart var. O da başta kendimiz olmak üzere hayatımıza giren ve yaşamımız boyunca bizi üzen, kıran, inciten, hakkımızı yiyen, adaletsizlik yapan insanları affetmek ve bu duygulardan özgürleşmektir.(Affedemiyorsanız eğer ,buna niyet edin).
Tüm hastalıklarınızın şifa bulması dileğiyle, sevgiyle kalın .:)

Ayşegül Özkonak

KAYINVALİDE -GELİN SORUNU VE ÇÖZÜMÜ

KAYINVALİDE -GELİN SORUNU VE ÇÖZÜMÜ
Aile; bir bireyin sosyal, biyolojik, psikolojik anlamda olgunlaşmasını sağlayan toplumun en küçük bir birimi. Tıpkı vücuttaki bir hücre gibi.
Aileler mutlu ve huzurlu olursa, toplum da mutlu ve huzurlu olur.
Ama ne yazık ki evliliklerin %25’i ailelerin evlilik kurumuna müdahalesi sonrası boşanmalarla sonuçlanmakta .
Sadece kendini düşünen ,kendi çıkarlarını gözeten, kontrolü elinde tutmaya çalışan, sürekli oğluna” Ben senin annenim. Dokuz ay karnımda taşıdım bana bakacaksın. Mecbursun.” Diyen ya da bunu ima eden kayınvalideler, oğlunun mutluluğunu önemsemez, onun evliliğine, fikirlerine, kararlarına müdahalede hakkı olduğunu düşünür ve bunu sözle ya da davranışla bir şekilde hissettirir. Gelinini “el kızı” olarak görür. Nasılsa oğlu sessizdir, eziktir, hiç birşeye”hayır” diyemez. Kendisini de yuvasını da, eşini de savunamaz. Çünkü öyle eğitmiştir oğlunu.(Bu davranış, toplumumuzda sadece kayınvalidede görülmez. Nadir olsa da, sürekli kontrolü ve gücü elinde bulundurmak isteyen kayınpederler de mevcuttur ).
Gelin ise; baskıcı, kontrolcü bir ailede yetişmeyip, normal bir eğitimle yetiştirildiyse bu davranışlar onu şaşırtır. Kendi yuvasına sahip çıkma, kendi kararlarını alma ihtiyacı hisseder .Ailesine müdahale edilmesine tepki gösterir. Bu tepkiyi beden diliyle ya da sözel olarak ifade eder. Müdahale davranışının düzelmesi konusunu eşiyle paylaşsa da ondan destek göremez. Çünkü eşi anne babasına cesaret gösterip,
” Anneciğim/ babacığım; eşime, yuvama müdahale etmeniz doğru değil. Beni büyüttünüz, yetiştirdiniz. Sağolun. Hakkınızı ödeyemem. Bununla birlikte, artık küçük değilim ve ben de bir yuva kurdum. Bir sorun varsa eşimle tatlı bir dille konuşun. Kontrolü bırakın. Böyle davranırsanız, ben daha mutlu olurum. Ben mutlu olursam, siz de mutlu olursunuz ” Diyemez. Eğer bu sözü söylerse,o nlara karşı saygısızlık yapacağını düşünür. Çünkü saygı kavramı yanlış kodlanmıştır beyninde.
Gelin çıkmazdadır.
Onun algısı da” Beni korumuyor, savunmuyor, ana babasına beni ezdiriyor ” Düşüncesiyle
” Seni pısırık, silik, ezik, sen nasıl bir kocasın?” Sözleriyle eşini suçlar.
İşte kavgalar da bu dönemde ortaya çıkar.
Bu durumda ne yapmalı?
Gelin eğer kayınvalide/ kayınpeder arasında iletişimi koparmamışsa ;yuvasına müdahale etmemeleri konusundaki duygu düşüncelerini saygı çerçevesinde aktarmalıdır .
Eşiyle birlikte bu konuda mutlaka, güvendikleri, inandıkları, tarafsız gözle değerlendirebilen bir danışmandan
yardım almalıdır. Eşini suçlayıcı sözlerden uzak durmalıdır.

Sevgili anneler- babalar, baskın karakterli, kontrolcü bir kişiliğiniz olabilir ama bu size, oğlunuzun – gelininizin / kızınızın- damadınızın ailesine müdahale hakkı vermez. Onlar ayrı bir birey. Onlar da yuva kurdu. Tıpkı yıllar önce sizin yaptığınız gibi.
Bir kuş; yavrularını büyütüp onlara uçmayı öğretince ne yapar? Uçsunlar, yeni bir yuva kursunlar diye özgür bırakır öyle değil mi?
Siz de yavrunuza hayatı öğrettiniz; büyütünüz, okuttunuz, evlendirdiniz. Onu artık rahat bırakın. Özgür bırakın. Bırakın ki mutlu olsunlar. Mutlu olurlarsa o mutluluğu size yansıtırlar.
Gelininiz/ damadınızı ,dünürünüzü sözel ya da beden dilinizle eleştirmekten, yargılamaktan, kınamaktan, suçlamaktan vazgeçin.
Sizin doğrularınız ona göre yanlış; sizin yanlışlarınız ona göre doğru olabilir. Bu bir eğitim ve algı meselesi. Herkesin algısı farklı.
Eğer evladınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara sadece sevgi verin. Yardım istediklerinde ise yardım. O kadar. Daha fazlasına karışmayın. Her zaman yanlarında olduğunuzu hissettirin. Onlardan beklenti içine girmeyin. Beklenti, karşılık bulamayınca öfkeye neden olur .
Eve gelen bir misafir size; ” Ne kadar yorulmuşsundur sana yardım edeyim. Şu tabakları mutfağa taşıyayım.” Dediğinde nasıl ki, ” Aman arkadaşım, lütfen sen bırak, ben taşırım” diyor ondan bir hizmet beklentisine girmiyorsanız, gelininize de böyle davranın. Eğer o gelinin merhameti varsa zaten kendiliğinden yapacaktır merak etmeyin.
Bununla beraber; size verilmesini istediğiniz saygıyı da ,sevgiyi de bu tarz davranışlarla, evlatlar ve gelinler arasında adaletli davranmakla, yine siz sağlayabilirsiniz.

Yuvanızda mutluluk rüzgarları essin. Sevgiyle kalın.

Ayşegül Özkonak

ÖZGÜVENİ ARTIRMANIN YOLLARI

ÖZGÜVENİ ARTIRMANIN YOLLARI
1. Kendinizi gerçekçi olarak tanımlayın.
Algılarınız neler?
Pozitif misiniz, negatif mi?
Nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmazsınız?
Yetenekleriniz neler, onları nasıl güçlendirebilirsiniz?
Neleri yapma gücüne, yetkisine, yeterliliğine sahipsiniz?
Neleri başarmak istiyorsunuz?
Bunun için neler yapmalısınız?
Hayat amacınız neler olabilir?
Kendinize sorup cevaplayın.
Önce kendinizin farkında olun.
2. Gerektiği yerde, gerektiği kadar hayır demeyi öğrenin. Hayır deyince de kendinizi ödüllendirin.
3. Şüpheci olduğunuzda,” En kötü ne olur ?Daha önce buna benzer bir olay yaşadım mı? Şüpheciliğimi nasıl durdurabilirim ?” Diye sorun kendinize.
4. Çekingenseniz sosyal ortamlara girin. Yardım kuruluşlarına katılın, aktif görevler alın. Ön plana çıkarak faaliyet gösterin .
Özgüveniniz yoksa muhtemelen sessiz konuşuyorsunuzdur. Ayna karşısında sesinizi yükselterek konuşma çalışması yapın.İlk ve son konuşmayı ses kaydına alın. Aradaki farkı fark edin. Ona göre ses tonunuzu ayarlayın.
5. Başarısızlıklarınızı küçültün.(Başarı ile ilgili yazımı tekrar okuyun. Başarının tanımını kendiniz yapın. Size göre başarı ne?
Başarılarınızda kendinizi ödüllendirin)Başarısızlığın, başarı için bir adım olduğunu bilin.
6. Sevilmediğinizi hissediyorsanız siz kendinizi sevmiyor, buna kendinizi layık görmüyorsunuzdur.
Her sabah aynanın karşısına geçin ,gülümseyin ve görüntünüze ” sen çok güzelsin, harikasın, seni çok seviyorum, iyi ki varsın” deyin.
7. Aşağılık duygunuz mu var? Her insan denktir. Biri diğerinden farklı değildir. Makam, mevki, rütbe, parasal güç, eğitim sadece bir etikettir. Toplumun kabulüdür. Sizin değil. Önemli olan iyi bir insan olabilmektir.
8. Hedeflerinizi yetenekleriniz doğrultusunda gerçekçi olarak değerlendirin. Adım adım ona doğru ilerleyin. Gerekirse bir bilenden yardım alın.
9. Biri hakkında zihninizde olumsuz senaryolar başlıyorsa hemen durdurun.” Onu demek istememiş olabilir./İşi çıkmıştır, onun için arayamamıştır” gibi niyet ve düşüncenizi değiştirin.
10. Kararsızsanız, olayın artısı eksisini düşünün. Gerekirse not alarak belirleyin. Karar verdiğinizde kendinizi ödüllendirin.
11. Hata yapmaktan korkuyorsanız, akışa bırakın. Her insan hata yapabilir. Önemli olan tekrarlamamaktır. Bunu düzeltebilecek yeteneğe sahipsiniz.
12. Değersizlik duygunuz varsa, muhtemelen aileden bu özelliği kazanmışsınızdır. Kendiniz hakkındaki olumsuz olan iç sesinizi susturun. Her sabah ayna karşısında görüntünüze gülümseyerek ” ben değerliyim, buna hakkım var ve layığım” deyin.
13. Başkalarına ve hayata güvensizlik varsa, geçmişte mutlaka bir travma yaşamışsınızdır. Bunu atlatabilmek için inandığınız bir danışmandan yardım alın.
14. Şikayetleniyorsanız, kendinizi durdurun.” Bu konuda ne yapabilirim, nasıl bir çözüm bulabilirim?” diye kendinize sorun.
15. Kıyafetinize dikkat edin.
16. Yürüyüşünüzü kameraya çektirin. Nasıl yürüyorsunuz? Sonra gözlerinizi kapatın. Kendinizi çok başarılı hissettiğiniz, yaparken mutlu olduğunuz bir anı hissedin. Bunu tüm vücudunuza yayın. Gözlerinizi açın. Şimdi kamerayla yürüyüşünüzü tekrar çektirin. Nasıl yürüdünüz?Yürürken artık bu hisle yürüyün.
17. Bir teklifte bulunacaksınız ama reddedilmekten mi korkuyorsunuz? “Ben elimden geleni yaparım. Kabul ederse iyi ; etmezse şansımı denemiş olurum. Kabul edip etmemek ona kalmış ama duygularımı ifade edebilirim” deyin.
18. Mükemmelciliği bırakın. Kimse mükemmel değildir. Bu dünyaya kendimizi tamamlamak için geldik. Mükemmel olmak için değil.
19. Başkalarının sizinle ilgili ne düşündüğü hakkında bir saniye bile zaman harcamayın. Kendinizden eminseniz, başkalarının ne düşündüğünün önemi yok.
20. Hadi başlayın. Başarabilirsiniz.
Sevgiyle ve özgüvenle kalın.:)
Ayşegül Özkonak Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

BAŞARI NEDİR?

Özgüvensiz insanın özellikleri” adlı yazımda, kişinin kendisini başarısız hissettiğinden bahsettik. Peki nedir başarı? Ne yaparsak kendimizi başarılı hissederiz ya da hissetmeliyiz?

BAŞARI NEDİR?
Başarı, kimine göre mal mülk, para;
Kimine göre şan şöhret,
Kimine göre güzel bir eğitim,
Kimine göre en yüksek makam,
Kimine göre bir dağa tırmanmak, en zirveye…
Kimine göre bir sınav kazanmak.
Kimine göre güzel/ karizmatik bir sevgiliye sahip olmak.
Örnekler çoğaltılabilir.
Başarı kişiden kişiye değişir. Bir şey yaparken ne hissettiğine, nasıl hissettiğine bağlıdır. Nerede, nasıl, niçin, ne yaptığıyla, nasıl sonuçlandığıyla alakalıdır. Başarının tanımı, bir insanın yapmak ya da ulaşmak istediği güzel bir hedefe ulaşabilmesidir. İstediği hedefe ulaşabilen insan, bu işin sonunda huzur, mutluluk ve tamamlanmışlık hissi duyuyorsa, başarmış demektir.
Başarı derken, aslında neyi kastediyoruz?
Eğer bir işin sonunda mutluluk, huzur, tamamlanmışlık hissi varsa ve bu da başarı sayılıyorsa;
“hayatımızda nerelerde başarılı olduk” bir bakalım.
-Ben şu hayatta hiç başarılı olamadım mı diyorsunuz?
Bebekken emeklemeyi, emeklerken düşe kalka yürümeyi ve hatta koşabilmeyi öğrendiniz mi?
Bu bir başarıdır.
Bebeklikte daha “Agu” sesleri çıkartırken, heceleri birleştirip,” anne” demeyi; konuşabilmeyi, hatta şarkı söyleyebilmeyi öğrendiniz mi?
Bu da bir başarıdır.
Okula başlayıp kalem tutmayı dahi bilemezken, yazma ve okumayı öğrenebildiniz mi?
Bu da bir başarıdır.
O halde her seferinde bir hedef belirleyip o hedef için çabaladıysak, bu süreçte yaptıklarımız bize haz verdiyse; başarmışız demektir. Umutlu isek başarmışızdır .Yılmadıysak başarmışızdır. Hakkımızı aramışsak ,adaletli isek başarmışızdır. O iş için emek harcadıysak da başarmışızdır.
Bakış açımızı genişletelim.
Geriye dönüp şöyle bir bakalım. Minicik bebekliğimizden bu yaşa gelene kadar hepimiz ne kadar çok şey başardık öyle değil mi?
Bununla birlikte sadece; hayatı boyunca çok güzel bir fakülte bitirmek, meslek sahibi olmak, makam mevki sahibi olmak, mala mülke kavuşmak, güzel bir eşe, arabaya, eve sahip olmakla da başarılı olunmaz. Asıl başarı insan olabilmektir. Hem de iyi bir insan olabilmek. Onun hazzını duyabilmek, mutluluğunu ve huzurunu hissedebilmek, hissettirebilmek…
Sevgiyle kalın 🙂
Ayşegül Özkonak Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

ÖZGÜVENİ DÜŞÜK İNSANLARIN ÖZELLİKLERİ

ÖZGÜVENİ DÜŞÜK
İNSANLARIN ÖZELLİKLERİ
1. Şüphecidirler.
2. Pasiftirler. Çekingendirler. O yüzden de asosyaldirler.
3. Başarısızdırlar. Başarısızlıklarının nedenini başkalarına yüklerler.
4. Çevresindekileri suçlar, eleştirir, hata arar ama kendileri eleştiriye açık değillerdir.
5. Sevilmediğini hisseder. Karamsarlık yaşarlar.
6. Güvenizdirler ama kendilerine çok güveniyormuş gibi davranırlar.
7. Rekabet edemezler .
8. Aşağılık duygusuna sahiptirler.
9. Hedefleri yoktur, olsa da gerçekçi değildir.
10. Kendilerini sevmezler, beğenmezler. Kendilerinde, bedenlerinde mutlaka bir kusur ararlar. Birisi onu beğendiğinde ise, o birisi ona kötü davransa da bırakamaz, ayrılamazlar.
11. Aslı olmayan düşünceleri vardır. Zihinlerinde kötü senaryolar üretebilirler.
” O zaten beni sevmez. Bunu mu demek istedi acaba?” gibi düşünceler üretebilirler. Yanlış anlamaya meyillidirler.
12. Kararsızdırlar. O yüzden sık sık başkalarının onayına başvururlar .
13. Hata yapmaktan çok korktukları için inisiyatif alamazlar.
14. Değersizlik duygusu yaşarlar ama çok değerliymiş gibi davranabilirler.
15. Başkalarına güvenmedikleri için çevresindekilerle sağlıklı iletişim kuramayabilirler.
16. Şikayetlenirler ama bir adım atmak için de cesaret gösteremezler.

Çevrenizde bu özelliklere sahip biri varsa onu suçlamayın. Muhtemelen özgüvensizlikten böyle davranıyordur.
Peki düzelebilir mi? Evet, düzelebilir.
Sevgiyle kalın .:)
Ayşegül Özkonak Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

VAROLDUĞUNUZU KANITLIYOR MUSUNUZ?

VAROLDUĞUNUZU KANITLIYOR MUSUNUZ?
Bulunduğunuz ortamda var olabiliyor musunuz?
Yoksa bir şekilde engelleniyor musunuz?
Kendiniz gibi olmanıza izin verilmiyor mu?
Böyle bir durumdaysanız,var olduğunuzu karşıdaki insana uygun bir dille ifade edin.
Siz kendinize değer vermezseniz kimse size değer vermez.
Siz kendinizi saymazsanız kimse sizi saymaz.
Siz kendinizi yeterli bulmazsanız,kimse sizi yeterli bulmaz.
Siz kendinizin var olduğunu kabul etmezseniz, kimse kabul etmez.
Siz özelsiniz.Sizin özelliklerinizde (ikiziniz bile olsa) başka biri daha yok bu dünyada.
Siz değerlisiniz.
Bunu bilin ve bu hissi tüm bedeninize yayın .Yayın ki,karşınızdakilerce de hissedilebilin.
Varlığınızın kabulü dileğiyle,sevgiyle kalın.:)
Ayşegül Özkonak Yaşam Koçu ,Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

NEDEN HAYATIMA HEP AYNI ÖZELLİKTEKİ İNSANLARI ÇEKİYORUM?

NEDEN HAYATIMA HEP AYNI ÖZELLİKTEKİ İNSANLARI ÇEKİYORUM?

” Bu insanlar neden bu kadar kötü,acımasız?”
“Bu insanlar neden bu kadar gaddar,çıkarcı,kıskanç,dedikoducu?”
” Bu insanlar neden emeğin karşılığını vermezler,nankörler?”
“Neden verdiğim paramı geri alamıyorum.Paramla kötü oluyorum?”
” Neden iyilik yapıp kötülük buluyorum?”
” Kesin bu tanıştıklarım da bana zarar verecek? İnsanlar güvenilmezler.”
Bu ve bunun gibi düşünceler aklınızdan geçiyor ve zaman zaman da yakınlarınızla dertleşiyorsanız, mutlaka bunlarla ilgili bu yaşa kadar yaşadığınız ,sizin canınızı acıtan ama unuttuğunuz anılar,edindiğiniz tecrübeler vardır.Bir anı, sizde olumsuz bir çapa oluşturmuştur.Artık bilinçaltınız ” Baban bile olsa kimseye güvenme” kararı almış ve bunu kodlamıştır.
Bilinçaltı bizi korumak için vardır.Ama öyle bir geneller ki,herkesi kötü ve güvenilmez olarak görmeye başlar,insanlardan da uzaklaşmaya başlarsınız.
Belki evlenme çağını geçip evlenemezsiniz.İçinizden bir ses,” İyi bir hayat arkadaşım,yuvam olsa” derken,” diğer bir ses” Amaaan ne gerek var,herkes evli mi,evlenip başıma bela mı alayım?” der.İkilemde kalırsınız.
Ya da iyilik yaptıklarınızdan darbe yemişsinizdir,onları hayatınızdan çıkarmışsınızdır.Nedense hep; yüzleri farklı ama karakter olarak aynı insanlar çıkar karşınıza .Zamanla, hayatınızdan çıkardıklarınızın sayısı artar.Oysa bu insanlar sizin öğretilerinizdir.Dersinizdir.İlkinde alınmayan ders,diğerleriyle hatta daha fazlasıyla tekrarlanır.Bu döngüden kurtulmak için, o ilk derse dönüp onu sevgiyle serbest bırakın. Affedin. Öğretinizi alıp,o anı şifalandırın. Farkedeceksiniz ki artık o tarz insanları hayatınıza çekmiyorsunuz.Artık sevgiyle,umutla,huzurla,güvenle,neşeyle,coşkuyla,bağlarınızdan kurtulmuş bir şekilde yolunuza devam edebilirsiniz.
Not:Yaşanmışlıklar,olaylar,kayıplar yok edilemez.Edilmemeli de.Çünkü ordan alınması gereken ders var.Ama o olayın ya da acının yıkıcı etkisi hafifletilebilir.Kişi hayatta daha güvenli yol alabilir,kendini daha rahat ve huzurlu hissedebilir.Bu da çeşitli tekniklerle mümkün.Tek başınıza sorunuzu çözemediğiniz durumda,güvendiğiniz,inandığınız ,bu konunun uzmanından yardım alabilirsiniz .
Sevgiyle kalın Ayşegül Özkonak.
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı
(Yaşam,Aile,Eğitim Koçu,Spirituel,Kuantum,Teta Terapisti)

BİRİNE KIRILMAK

BİRİNE KIRILMAK
“İnsan sevdiğine kırılır” diye kullandığımız bir söz var dilimizde. Bazen hiç beklemediğimiz birinin bir sözü ya da davranışına kırılırız. Eğer kendimizi ifade etmemiz çocukluğumuzda engellenmişse, bu yaşam boyu böyle sürer gider.
Kırıldığımız insanla sorunu çözemez, onun hakkında varsayımlar üretiriz.
“-Ben böyle dedim o bana bunu dedi. Acaba bunu mu demek istedi?
-Ben bunu yaptım, o şöyle davrandı. Bunu mu ima etmeye çalıştı?…”
Zihin(niyet) okumaya çalışır, onunla ilgili yaşadığımız sorunu başkalarına anlatma ihtiyacı hissederiz. Neden?
Çünkü onaylanma ihtiyacı hissederiz.
Ama anlattığımız kişilerin gözünde ise çıkmazda kalmış ,desteğe ihtiyacı olan, kendi sorununu çözemeyen insan rolüne gireriz.
Şimdi düşünün. Birine kırgın mısınız?
Bu sorunun bitmesini istiyor musunuz?
En doğrusu, o kişiyi sakin bir ortamda, ikiniz de sakinken, kırıldığınız durumu ve duygularınızı ona anlatmaktır.
Ne hissettiniz?
Ne demek istediniz?
Söylemek istediklerinizi açık ve net ifade edin.
Tartışmaktan mı kaçınıyorsunuz?
Sorunun büyümesinden, alevlenmesinden, sizi reddetmesinden mi korkuyorsunuz?
Bu yaşa kadar duygularınızı dile getirmekten hep kaçındınız mı?
Tüm olumsuz duygular bedeninizde birikinti yaptı ve bu yüzden de
rahatsızlıklar/ hastalıklar mı yaşıyorsunuz?
Duygu boşaltmak; mümkün, güvenilir ve kolaydır, bunu bilmek ister misiniz?
Sevgiyle kalın .:)
Ayşegül Özkonak

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı

EŞLERLE İLETİŞİMİ ARTIRMANIN 15 YOLU

EŞLERLE İLETİŞİMİ ARTIRMANIN 15 YOLU
1. Sevginizi dile getirin.
2. Bol bol dokunun, sarılın. Dokunmak pozitif enerji yayar. Hastalıkları iyieştirir, güven ve güç verir.
3. Aşkınızın yeniden alevlenmesi için, ilk görüşme, ilk tanışma ve etkilenme anınızı romantik ortamlarda vurgulayın.
4. Böyle bir ortamda elini tutun, gözlerine bakın ve en içten, en samimi şekilde gülümseyin. Yüreğinizdeki güzelliği gözlerinizle yansıtın.
5.Onun sevgi dili sıralamasını öğrenin ve uygulayın.(nitelikli beraberlik, onay sözcüğü, hizmet davranışı, dokunma, hediye alma)
6. Yetenekli olduğu alanda onu, yalnızken de başkalarının yanında da övün.(aşırıya kaçmadan).
7. Öfkeli ve tartışmalı bir günün ardından yatağa küs girmeyin. Ayrı odalarda yatmayın. O konu her ne ise ikiniz de sakinken konuyu sonuca bağlayın.
8. Kesinlikle anne babasını, kardeşlerini, akrabalarını kötülemeyin. Ailesini kötülemek, onun bilinçaltında kendisini kötülemekle eşdeğerdir. Sizden soğumasına neden olursunuz farkında olmadan. Ne kadar kötü olursa olsun o ailede büyüdü .Onları sevmeseniz de saygı duymalısınız, olduğu gibi kabul etmelisiniz. İnsanlar doğdukları aileleri seçemezler. Sizin doğrunuz onlara göre yanlıştır. Ya da tersi …Algı meselesi…Unutmayın.
9. Asla beceriksizlikle suçlamayın. Kırıcı küçük düşürücü sözlerden uzak durun.
10. Karşısında temiz ve bakımlı olun. İlk tanıştığınızda gösterdiğiniz özen gibi.
11. Eşinizin size karşı davranışını değiştirmek için önce kendi yanlışlarınızdan söz edin.
12. Suçlu olmasanız bile özür dilemesini bilin.
13. Sabır çok önemli.
14. Küsmeyin. Duygu ve düşüncelerinizi uygun bir dille ifade edin.
15. Hastalandığında ilginizi, sevginizi ve şefkatinizi gösterin. Destek olun maddi manevi. Şefkat, ilgi ,sevgi iyileştirici güce sahiptir.
Sevgiyle kalın …:)

Ayşegül Özkonak

Aile Danışmanı

Page 1 of 3

Ayşegül Özkonak