Her değişim acıdır ve çaba gerektirir. Tıpkı bir kuş yavrusunun yumurtadan çıkması sırasında zorlanması, yorulması gibi. Tıpkı bir kelebeğin kozadan çıkarken uzun uğraşlar göstermesi gibi. Tıpkı bir bebeğin annesinden doğarkenki yaşadığı sıkıntılar gibi… Uzun, yorucu, belki biraz da acı… Oysa her canlı, doğum sonrasında; yeni, güzel, umut dolu bir dünyaya ‘merhaba’ der. Çünkü dünyaya gelmeden önceki ilk değişim bitmiş tamamlanmıştır. Oluşum sırasındaki gibi yarım değildir artık; olması gerektiği gibi tam ve bütündür.
Dünyaya geldikten sonra ise; yeni bir değişim ve dönüşüm başlar ama o her şeye hazırlıklıdır. Hem de oluşabileceklere karşı daha dayanıklı… Çünkü deneyimlerini almış, güçlenmiştir ve yeniler kendisini önceki kadar zorlamaz. Her yeni deneyimde tekrar tekrar yılmadan öğrenmeye, öğrendikçe daha da güçlenmeye devam eder. Artık hayat amacını gerçekleştirme yolunda korkusuzca ilerlemeye devam eder.
Ya siz?… En küçük bir zorlukta, hâlâ eski travmaların, eski öğretilerin, eski yaşantıların etkisi altında mısınız? Hemen pes mi ediyorsunuz? Şimdi yeni hayata ‘merhaba’ diyen bu örnekteki canları düşünün ve artık emin adımlarla yeni yol arkadaşlarıyla yeni yolunuza devam edin. Sevgiyle, mutlulukla ve huzurla kalın.
Ertelediğimiz, yarım kalan işlerimiz ya da tamamlayamadığımız yaşantılarımız zihnimizde kalır; bizi sürekli meşgul eder ve enerjimizi düşürür.
Eğer bir şeyleri erteliyorsak; zamanı yönetme sorunumuz değil, duygularımızı yönetme sorunumuz vardır.
Eğer sen de erteliyorsan; ertelemenin nedenleri şunlar olabilir:
Olumsuz duygudan kaçınmak istiyorsundur.
Yapacağın iş konusunda kendine güvenmiyorsundur.
O iş sana zor geliyordur.
Mükemmeliyetçisindir.
Daha önce hiç deneyimin yoktur.
Plansız programsız çalışıyorsundur.
Ertelediğin işi sevmiyorsundur.
Başarı korkun olabilir.
Başarısız olma korkun olabilir.
O işi gerçekten yapmak istemiyorsundur.
O işi tamamlayınca oluşabilecek sonuçlarından korkuyor olabilirsin.
Kendini o konuda yetersiz ve eksik hissediyor olabilirsin.
Nereden başlayacağını bilemiyorsundur.
Tam bir hedefin yoktur.
Birileri sana baskı uyguluyordur. Pasif agresif tepki gösteriyorsundur.
Bilinçdışı kayıtların vardır ve o işi yapmamak için kendine bahaneler üretiyorsundur. ERTELEMEYE KARŞI NELER YAPABİLİRSİN?
Ertelemene neden olan asıl inancını bul.
Ertelemek sana ne kaybettiriyor, ne kazandırıyor yaz.
Aşağıdaki soruları gözlerini kapatarak düşün ve yaz. Ertelersem ne olur? Ertelersem ne olmaz? Ertelemezsem ne olur? Ertelemezsem ne olmaz?
Yapmak zorunda olduğun ama yapmaktan vazgeçtiklerinin listesini yap.
Acil, önemli, kolay ve hızlıca yapabileceğin işlerden başla.
Hedeflerin gerçekçi olsun.
Aynı anda birkaç işe değil; tek bir işe odaklan. Odaklandığın işi bitir, daha sonra diğer işe geç.
Uzun ve zor olanları küçük parçalara böl. Yemek yerken koca ekmeğin tümünü ağzına almıyorsun değil mi? İşi yaparken de; ‘Böl, parçala, yönet’ kuralını uygula. Karınca misali küçük küçük adımlarla olsa da, yolunu devam et.
‘Pomodoro tekniği’ kullan. Yani 25 dk. çalış beş dk. dinlen. Kısa çalışmalar yap. 25 dk. Uzun geliyorsa dikkatini toplayana kadar, süreyi daha da kısalt.
Kendini günün hangi saatinde; daha zinde, daha istekli ve daha dikkatli hissediyorsun? O saati belirle ve o zaman diliminde işe başla.
İşini tamamladıktan sonra; yapmaktan keyif aldığın başka bir şeyi yapacağına dair kendine söz ver ve sözünü yerine getir.
Çalışmaya odaklanabileceğin bir mekanı seç ve orada çalış.
Telefonunu sessize al hatta kendi alanından uzaklaştır. Mesaj seslerini de kapat. Aksi halde dikkatini dağıtır.
Enstrümantal müzik dinle.
Hedefinle ilgili birileriyle zaman zaman sohbet et. Hedefine dair sordukları sorular; sana motive olacaktır.
Uyumadan önce: ellerin kalbinde gözler kapalı iken; ‘ yapmak istediklerimi severek, kolaylıkla yapıyorum; sonuca ulaşıyor ve başarıyorum’’ diye tekrar et ve uyu.
Çok küçük bile olsa başarılı olduğun bir anı hayal et ve içinden’ ben neler neler başardım; bunu da başarabilirim’ de.
Not: Genellikle Enneagram kişilik tipi 2 (kendini erteler), 4, 7, 9 olan insanlar işlerini ertelerler. Eğer erteleme davranışın varsa; ebeveynlerin çocukken sana başarı konusunda baskı yapmış olabilir; mükemmeliyetçidirler, senden yüksek performans bekleniyorlardır ya da başarılarını hiç önemsememiş olabilirler.
Tüm bu maddeleri yerine getirdiğin halde ertelemeye devam ediyorsan; bu konuda bir destek alman gerekir, çünkü bilinçdışı kayıtların mevcuttur.
Aile danışmanı
Sosyolog
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
Narsistler gerçek duygularını göstermekten kaçınır. Empati kuramazlar. Sizin duygularınız da onun için önemli değildir. Hep kendilerini düşünürler. Bencildirler. Siz de kendinizi onun karşısında önemsiz, değersiz hissedersiniz.
İlk tanışmada sizi göklere çıkarır; sonra dibe indirirler. Onun tarafından gerçek anlamda sevilip sevilmediğinizi anlayamazsınız. Beraberken aidiyet duygusu hissetmez; kendinizi ona tam anlamıyla güvenle bırakamazsınız.
Her şeyi kendine hak görürler. Hep haklıdırlar. Söz hakkınız elinizden alınmış gibi hissedebilirsiniz. Önemsenmemiş gibi hissedebilirsiniz.
Çevredeki insanlara karşı iyi bir izlenim bırakabilmek için onların yanında size iyi davranmaya çalışırlar ama öfkelendiğinde etrafta kimin olduğunu umursamaz, sizi aşağılayarak, hakaret ederek konuşurlar. Karşısında değersiz, yetersiz, ezilmiş, özgüvensiz; toplum içinde rencide edilmiş, mahçup düşmüş, aşağılanmış hissedersiniz.
Güç, karizma başarı ve kontrolün kendisinde olmasını isterler. Sürekli kendini mükemmel ve başarılı görür ve göstermeye çalışırlar. İtibarını güçlendirmek isterler. Başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğünü merak eder, dış görünüşlerine aşırı önem verirler.
Size kendi isteklerini ısrarla, zorla yaptırırlar. İstekleri konusunda sizi manipüle ederler. Kendinizi mecbur bırakılmış, çaresiz, kullanılmış gibi hissedebilirsiniz.
Hedefine ulaşmak için sözler verir, verdiği sözlerde durmazlar. Yalan söyler, manipüle eder. Güvensizdir ve güven veremezler. Kendinizi kandırılmış kullanılmış hissedebilirsiniz.
Onunla birlikteyken tedirgin olursunuz. Çünkü çok müdahelecidir. Aşıırı kıskanç davranır; istekleri olmadığında sizi yok sayar, evi terk etmekle tehdit eder ya da fiziksel duygusal şekilde cezalandırır.
Kendi yalanını, kendi suçunu, yetersizliklerini size yansıtır, “senin yüzünden başaramadım/ yapamadım” der; sizi suçlar, eleştirir, yargılar; zorla özür diletirler. Kendinizi suçlanmış hissedebilirsiniz.
Sizi akadaş ortamınızdan uzaklaştırır, herbirine bir kulp bulur. Kök ailenizle bağlarınızı koparmak isteyebilir; ama kendisi kendi kök ailesine aşırı derecede bağımlı olabilir. Hatta bir bekar gibi özgürce ve sorumsuz bir şekilde davranabilir. Onun tarafından sevilmemiş ve yalnız hissedebilirsiniz.
Her şeyinize, attığınız her adıma karışırlar. Müdahele eder, yönlendirirler. Kendi başınıza karar veremeyecek duruma gelirsiniz. Daha önce özgüvenli iken, özgüveniniz sarsılır. Kendinizi beceriksiz, başarısız, yetersiz, çaresiz bir insan olarak görmeye başlarsınız. Hatta onun tarafından her şekilde kullanıldığınızı hissedersiniz.
Kendinizi geliştirmek istediğinizde, sizin hayallerinizi, yaptıklarınızı ya da yapacaklarınızı, planlarınızı küçümserler. Değersizleştirirler. Engeller koyar, sorun çıkarırlar; bir araba kullanmanızı bile istemezler. Ekonomiyi elinde tutar; ödemeleri kendi yapar; böylece sizi kendisine bağımlı kılmak isterler.
Hiçbir zaman özür dilemezler. Ayrılacağınızı söylediğinizde sizden özür dileyip kendisini affettirebilir ama bir süre sonra fabrika ayarlarına geri dönerler.
Not: Genellikle enneagram kişilik tiplerinden sağlıksız tip sekiz ve tip üçlerde narsist özellik görülür.
NARSİST EŞE KARŞI NE YAPMALIYIZ?
Eğer eşinizi seviyor ve ayrılmak istemiyorsanız; asla eleştirmeyin, onunla asla güç savaşına ve tartışmaya girmeyin; çünkü kazanamazsınız. Canınızı çok yakarlar.
Olumsuz bir davranışında; ‘ düşünsene böyle davranmaya devam edersen başkaları senin hakkında ne düşünür?’ Deyip bırakın. Çünkü ‘elalem’ ve İtibar; onlar için çok önemlidir; davranışlarını bir nebze de olsa düzeltme yoluna gidebilirler.
‘Böyle davrandığında ben kendim şöyle şöyle hissediyorum’ diyerek duygularınızı ifade edin; ama bağırıp çağırmadan, suçlamadan, eleştirmeden, yargılamadan, kınamadan konuşun.
‘ Sen iyi bir insansın, başarılısın, yeteneklisin. İyi bir eş ve iyi bir babasın/ annesin. Bununla birlikte bana yalnızken de toplum içindeyken de saygıyla ve sevgiyle davranırsan; kendimi daha iyi, daha değerli ve yeterli hissedeceğim. Sana yakışan da budur. Çünkü sen öyle bir insansın. Birbirimize karşı saygılı ve anlayışlı davranırsak iletişimimiz daha iyi olur. ‘
Böylece hem kendinizi ifade etmiş, hem de zamanla onun davranışlarında olumlu değişiklikler yapmış olabilirsiniz.
Not: Tüm çabalarımıza rağmen eşinizin tavırları değişmiyorsa, sizi üzüyorsa, baş edemiyorsanız; kendinizi ruhsal anlamda güçlü hissetmek için, öfke yönetimi eğitimlerine katılabilir, bireysel bir destek alabilirsiniz. Çünkü narsistler destek almaya gelmezler.
Ailedanışmanı
Sosyolog
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı