DOSTLARIMIZ VE KARŞIMIZDAKİNİ ANLAYABİLMEK
Öncelikle hayatımız boyunca edindiğimiz dostlarımızı düşünelim.
Dost sayısı, bir elin parmaklarını geçmez öyle değil mi?
Arkadaş çoktur da, gerçek dostumuz azdır.
Sizin kaç dostunuz var düşünün. Bu kişi aileden biri olabilir. Dışarıdan biri de. Ama illa dışarıdan biri olmasına da gerek yok. Kardeş olabilir, eşiniz olabilir, çocuğunuz bile olabilir.
Hiç dostum yok diyorsanız, kendinize odaklanın.
Acaba neden dostumuz yok?
Nedeni yine kendimiz olabilir miyiz?
Dost olarak kabul ettiklerimizle karşılıklı konuşurken; beden dilimiz, yüz ifademizle dışarıdan nasıl görünüyoruz?
Hiç düşündük mü?…
Meselâ, dostum dediğimiz kişi bize derdini anlatıyorken, onu doğru anlamamışsak, onun duygularını fark edememişsek; konuşmalarımızla beden dilimiz uyumsuzsa; o kişi bir daha bize derdini de, sevincini de anlatır mı? Tabii ki anlatmaz. Çünkü bizi kendine yakın hissetmez. Biz de onun acısını, sevincini başkasından duyduğumuzda; hayıflanırız.
“Neden benden saklıyor. Neden başkalarına anlatıyorsun?
” Neden en sonra ben duyuyorum? “
Deriz.
Eğer böyle bir duygu içindeyseniz;
Nedeni şu olabilir;
- Önce kendinizin, sonra başkalarının ne hissettiğine odaklanamıyor, empati yapamıyor olabilirsiniz.
- Belki onun ne hissettiğini anlıyor ama karşıdaki kişiye onu anladığınız şekliyle ifade edemiyorsunuzdur.
- Anlıyor ama onu anladığınızı ifade etmek, sizin işinize gelmiyordur.
- Onu anlıyor gibi görünüyor ama suçlayıcı, yargılayıcı, kınayıcı konuşuyorsunuzdur.
- O kendi üzüntüsünden bahsederken; siz de ona benzer bir konuyla ilgili kendi yaşadıklarınızdan dem vuruyorsunuzdur.
- Gerçekten de onun duygularını anlayamıyorsunuzdur.
Her şekilde bilin ki, karşınızdaki kişi sizi; kendine dost olarak görmeyecektir.
Duyguları anlayamıyorsanız, yaşamınızda daha gerilere gidersek, belki çocukluğunuzda duygularınızı göstermeyen ebeveynleriniz vardı ya da sizin duygularınızı ifade etmeniz bir şekilde engellendi.
Ağlamanız gerekiyordu. “Ağlama!” dediler.
Belki gülmek istediniz; ” pişmiş kelle gibi ne sırıtıyorsun!? “dediler.
Belki öfkelendiniz;” sesini çıkarma!? “denildi?
Hatırladınız mı?…
Her ne yaşadıysanız yaşadınız. Her şeye rağmen, bu olumsuz döngüyü değiştirebilirsiniz.
Duygusal zekanızı geliştirebilirsiniz.
Bunun için kişilerin beden dillerini, yazışmalarını, mesajlaşırken size gönderdikleri emojileri, konuşurkenki yüz ifadelerini, ses tonlarını iyi incelenmelisiniz. Hele de size söylemediklerini hissedebilmelisiniz. Onun yerine kendinizi koyabilmeli,
yani empati yapabilmelisiniz. Böylece hem iletişiminizi artırabilir, hem de dost kazanabilirsiniz.
Sevgiyle kalın
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
https://instagram.com/kisiselgelisimdansman