Ayşegül Özkonak

Sosyolog ve Aile Danışmanı

Month: Şubat 2020

BAŞARILARINIZ KONUSUNDA SORUN MU YAŞIYORSUNUZ?

BAŞARILARINIZ KONUSUNDA SORUN MU YAŞIYORSUNUZ?

Bugün başaramamak konusunda; gayret etmek, motivasyon, azim, sabır, sebat, ilgi odakları, ne kadar kaygı düzeyine ve hangi çoklu zekaya sahip olduğunuzdan bahsetmeyeceğim.

Bugün farklı bir bakış açısından söz edeceğim. Çerçeveyi değiştireceğim.

Hiçbir olumsuz şartlar yok ve siz çok çalışmanıza rağmen, başarılı olamıyor musunuz?

Cevap: “Evet” ise okumaya devam edin.

Hiç şimdiye kadar aşırı egosal davrandınız mı?

Şimdiye kadar kimi/ kimleri küçümsediniz? ( düşünce ya da sözel, davranış olarak)

Kimi/ kimleri hor gördünüz?

Hangi arkadaşınız için burun kıvırıp;
” Bu başaramaz, bi defa O’nun kafası benim kadar basmaz!”

Kim hakkında; “O benim kadar başarılı değil, benim kadar çalışmadı, benim kadar zeki değil.”
Dediniz?

“Bununla ne ilgisi var?” demeyin.

Çok ilgisi var.

Rekabet ettiğiniz, ederken de eleştirdiğiniz, küçümsediğiniz O kişi başardığı; sizin de başaramadığınız oldu mu hiç?
Peki ya bu duruma hayretler içinde kaldığınız…?

Enerjisel anlamda bu düşüncelerde olup; başkalarını yetersiz, kendimizi çok daha başarılı, (onlara göre daha zeki)ya da daha yeterli görüp, egosal davranıp, kıskançlıkla, gizli bir yarış içinde olursak, hırs yaparsak; aslında kendi alanımız daraltır, önümüze başka başka engellerin çıkmasına neden olabiliriz. Bununla da kalmaz hatta belki farkında olmadan içinde bulunduğumuz sistem (okul, arkadaşlar, iş yeri, gruplar)
tarafından dışlanabiliriz de (Etki tepki mekanizması). Ama dışlanmamızın nedenini de bir türlü anlamlandıramayız.

Ayrıca başkalarına göre daha çok çalışmamıza, çok çeşitli eğitimler, kurslar almamıza rağmen; alanımızda ya da girdiğimiz sınavlarda başarısız olma ihtimalimiz de artabilir. Çünkü
” Ben diğerlerine göre daha çok başarmalıyım/ ben onlardan daha zekiyim, Allahın aptalı kazanıyor/ yapıyor, ben mi kazanamayacağım/ ben mi yapamayacağım” dedikçe, başarı hırsı arttıkça (başarı azmi demiyorum), mükemmel olmaya çalıştıkça beraberinde kaygı da artabilir. Kaygı da başarıya ket vurur.

( Not: İşin diğer boyutu da şu: Küçümsediğimiz kişilerin, bizim aynamız olduğunu bilin. O halde, küçümsediğimiz, eleştirdiğimiz kişi karşımızdaki değil, aslında kendimiziz. Biz de diğerlerine göre kendimizi değersiz ve yetersiz görüyor olabiliriz. İyi düşünün.  )

Bununla birlikte eğer; motivasyonumuza ve ilgi odaklarımıza uygun, azim, sabır, sebat ile gayret eder, çalışır,
yaptığımız her işi bütünün hayrına olsun der ve öyle yaparsak, “başkaları da kazansın, ben de” dersek; kendimizi diğerleriyle eşit seviyede kabul eder, bizi sisteme dahil edenlere (öğretmenlere, eğitmenlere) yürekten sevgi ve saygı gönderirsek, sistem öyle muhteşem çalışır ki, bize desteklerin nereden geldiğine hayret edebiliriz.

Not : Eğer şimdiye kadar küçümsediğiniz insanlar olduysa, size tüm hayat boyu işinize yarayacak bir teknik öğreteyim izninizle.

Hayalinizde o kişileri tek tek karşınıza alın ve gönlünüz yumuşayana kadar;
Seni seviyorum
Özür dilerim
Lütfen beni affet
Teşekkür ederim. Deyin.

Hayatınızda çok şeylerin değiştiğine tanık olacaksınız.

UBUNTU
“Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır.

Onlara, “ Birinci olan meyveleri alacak! Haydi, şimdi başla!” der.

O an bütün çocuklar elele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.

Antropolog olan bitene şaşırır ve neden böyle yaptıklarını sorar.

Şu cevabı verirler:
“Biz “ubuntu” yaptık: Yarışsa idik, yarışı kazanan bir kişi olacaktı.

Nasıl olur da diğerleri mutsuzken; yarışı kazanan bir kişi ödül olan meyveyi yiyebilir?
Oysa biz ubuntu yaparak hepimiz yedik.”

Ubuntu’nun anlamını açıklarlar;
UBUNTU: “BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM” demektir.

Hadi başarıya, hayata bir de bu yönden bakalım.
Hep beraber; BİZ = BEN diyelim.

VE HEP BERABER BAŞARALIM.

Sevgiyle kalın…

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com

http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman/

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLISI FERİT

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLISI FERİT Yıl 2004. Kişisel Gelişim’e henüz faal olarak başlamadığım, Ankara’da bir lisede öğretmen olduğum yıllar…Veli toplantısındayız. Sınıfa girdim. Çocukları hakkında konuşuyorum…Sıra, bir öğrencimin notlarını bildirmeye, özellikleri hakkında konuşmaya geldi. (Bu sistem hiç iyi değil. Uluorta çocuğunun özelliklerini bir veliye söylemek hiç doğru değil kanımca.) Sınıfta yerinde duramayan, not alması gerektiği yerde almak istemeyen, sürekli ya kapıda ya pencerede olmak isteyen, sürekli sorun yaratan, ders notları zayıf bir öğrencim vardı…O öğrencimin annesinin geldiğini görünce çok sevindim.Çünkü böyle öğrencilerin velilerini çağırsanız da kolay kolay gelmezlerdi… ‘Hoşgeldiniz gelmenize çok sevindim, iyi ki geldiniz.’ dedim gülümseyerek…Kadın alı al moru mor ağlamaklı. Saç baş dağılmış, makyaj akmış…(belli ki benden önce konuşma yapan öğretmenlerin oğlu hakkındaki konuşmalarına içi yanmış, ağlamış.) Diğer veliler de benim bu sıcak karşılamama şaşkın…’ne demek hoşgeldiniz?…iyi ki geldiniz?… Sınıfta sorun yaratan velinin de çocuğun da kulağı çekilmeli’ bakışı atıyorlar bana…Biraz daha konuşurken anne dedi ki ‘Hocam oğlum bilgisayar bağımlısı. Eve girer girmez çantayı atıyor doğru bilgsayarın başına. Birşey söylesek bize omuz atıyor, bağırıp çağırıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık kaldık hocam.’ derken de ağlıyor. Dedim ki anneye:
‘Siz sakin olun, rahat olun. Bu sınıftaki konuşmam bitti. Ben şimdi çıkıyorum. İsterseniz özel görüşelim dışarıda.’ Dışarıya çıktık. Ferit uzaktan bizi izliyor. Anneyle dışarda ne yapması Ferit’e nasıl davranması gerektiği konusunda konuştuk. Sonra Ferit’i de yanıma çağırdım.Ona da, bunun sigara içmek gibi olduğunu, azar azar azaltmasının doğru olduğunu, diğer zamanlarda ne tür uğraşlar yapması gerektiğini, onu çok sevdiğimi, her fırsatta onunla tenefüslerde konuşacağımı, ona inandığımı, güvendiğimi, derslerinin hemen düzelmeyeceğini ama toparlanacağını vs. konuştum. Konuştuğum gibi de yaptım.Tenefüslerde takip ettim. Nöbetlerimde yanıma çağırdım anna- babaya nasıl davranılır, nasıl başarılı öğrenci olunur, arkadaşlarla iletişim nasıl güçlendirilir, nasıl iyi insan olunur konularında sohbet ettim.Olumlu gelişmelerini vurguladım ve övdüm. Kendisine inandığımı, güvendiğimi belli ettim.Derken bir süre sonra not tutmayan çocuk derslerimde not tutmaya, eksik bilgilerini arkadaşlarının defterlerinden tamamlamaya, derse katılmaya başladı. Aylar geçti. Ferit halinden memnun…Ben de öyle…Bir gün dersten çıktım, öğretmen odasına girecekken iki velinin benimle görüşmek istediğini söyledi nöbetçi öğrenci. Baktım kapıda iyi giyimli, hoş bir bayanla bir beyefendi beni bekliyor. Kadın ‘Hocam ben Ferit’in annesiyim, size teşekküre geldik’dedi. ‘Oğlumuz, sayenizde bilgisayarı bıraktı. Spora yöneldi, dersleri düzeldi, eşimle ben; size teşekkür etmeye geldik. ‘
İlk karşılaştığımızda makyajı akmış, saç baş dağınık ağlamaklı kadının yerinde, mutlu, huzurlu, birşeyleri başarmanın sevinci gözlerine yansımış, özgüvenli bir bayan vardı karşımda…O günkü mutluluğumu anlatamam. 25 Yıllık öğretmenlik tecrübelerime ve şimdi de 10 yıllık Kişisel Gelişim Eğitmenlik ve Danışmanlık tecrübelerime göre, üstüne basa basa şunu belirtmek istiyorum. SEVGİ VE İLGİYLE BİR ÇOCUK DEĞİŞEBİLİYOR …

Genç öğretmenlerimize şunu söylemek isterim:
Gelen velileri öğrenci davranışı ne olursa olsun suçlayıcı konuşmaktan uzak durmak çok önemli…Onlar zaten üzüntüyle, mahcubiyetle geliyorlar karşımıza…Hatta bunları duymamak için toplantılara gelmek istemiyorlar.Geldiklerinden memnun olduğunuzu üzerine basa basa vurgular, onları dinlerseniz, anlamaya çalışırsanız, konuşurken de özel olarak görüşürseniz sadece o öğrenciyi değil; bir aileyi de kurtarırsınız.Tüm velilerin içinde, çocuğu hakkında konuşmak, fayda değil zarar getirir….Hepsinin anlatacakları bir hikayesi var…Sizin de zamanınız kısıtlı biliyorum bununla birlikte bir öğrenciyi kurtarmak bir toplumu kurtarmaktır…

Velilerimize de sesleniyorum…Bir sıkıntınız varsa veli toplantısını beklemeden rehber öğretmenler, sınf ve ders öğretmenleriyle birebir görüşün…Durumunuzu anlaşılır dille izah edin.Öğretmenler sizi mutlaka anlayacaklardır. Birlikte iletişim bir çocuğun hayatını kurtarır.

Bir şey daha…bilgisayar bağımlılığı değersizlik, yetersizlik, sevgisizlik, ilgisizlik, özgüvensizlik duygusundan, bir uğraşı olmamaktan kaynaklanabilmektedir. Kişi kendisini bulunduğu çevrede değersiz hissetmektedir. Oyunlar onu sanal da olsa kısa süreli de olsa mutlu, güçlü, değerli hissettirir.O tatmini tekrar tekrar yaşamak ister birey. ‘Hatta ben bağımlı değilim, çünkü dışarıdan vücuduma bir madde almıyorum.’ der, bağımlı bireylerin hepsi.Dışarıdan alınmış bir madde yoktur bağımlılık için ancak, o maddeyi kendi beyni üretir.

Bununla ilgili velilere şunu söylemek istiyorum. Evlat ayrımı yapmaktan, sevgi cimrisi olmaktan uzak durun. Her çocuğun özellikleri farklı.Çocuğunuzun yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olun; spora, hobilere yönlendirin, onlarla vakit geçirici uğraşlar edinin, onları önemseyin. Değer verin. İgilenin… Arkadaşları kimdir, öğrenin ama dedektif olmayın.
Hangi bilgisayar oyunu oynuyor takip edin. Onlara para verip istediğini yap çocuğum deyip başından savmak anne-babalık değildir aklınızda olsun…Sorunları olup yanınıza geldiklerinde ne kadar önemli işiniz varsa da bırakın, ona yönelin ve dinleyin onu. Ama yarım yamalak değil. Tüm bedeninizle…Onlara inandığınızı, güvendiğinizi belli edin. İŞTE O ZAMAN NELER DEĞİŞİYOR HAYATINIZDA FARK EDERSİNİZ. Sevgiyle kalın …

Not: Çocuğun adı değiştirilmiştir.

Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com

http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman/

Ayşegül Özkonak