Ayşegül Özkonak

Sosyolog ve Aile Danışmanı

Month: Mayıs 2017

KENDİMİZİ MERCEK ALTINA ALMAK

Yaşamınızda bir değişim istiyorsanız. Sonuna dek mutlaka okuyun. Burda yazılanlar , hem erkeklerin, hem de kadınların özeleştiri yapabilmesine katkıda bulunacak. Sevgiyle ve mutlulukla kalın. 🙂

KENDİMİZİ MERCEK ALTINA ALMAK

Bugün kendimizi mercek altına alalım. Evliliğimizde nasıl bir eş olduğumuzu test edelim. Peki bu nasıl olacak? Çok basit.
Farkındalık sorumu cevaplayarak….:)

Şimdi lütfen üçüncü bir gözle , (dışarıdan bir gözle) kendinize bakın. Ama doğru cevap verin ve tabi ki tarafsız olarak…

Siz karşı cinsten biri olsanız, kendinizi bir eş olarak seçer miydiniz?
Seçerdim mi diyorsunuz?
Peki. O halde devam edelim..

Şimdi de aşağıdaki sorulardan sizde mevcut olanların numaralarını bir kağıda yazın.

Aşağıdakilerden hangisini / hangilerini eşinize uyguluyorsunuz?
1.Eşinizi eleştirmeniz , kınamanız, suçlamanız, yargılamanız, kusur aramanız, kendisini kötülemeniz.
2. Onun ailesine olan nefretiniz, onları kötülemeniz, hatta kötülemeseniz bile onlar hakkında olumsuz düşünmeniz.
3.Eşinizi yönlendirmeye , eğitmeye, öğretmeye çalışmanız, ya da ona çocuk gibi muamele etmeniz.
4.Anne babaya olan bağımlılığınız.
( Bağlılıktan söz etmiyorum).
5. Temizlik takıntınız.( – Oraya basma, yavaş, yeni temizledim. Oraya dokunma! Şeklindeki uyarılarınız)
6.Dırdırcılığınız. Başa kakmalarınız.
7.Kendisini ya da eşinizin ailesini kendi ailenizden ve kendi özelliklerinizden küçük görmeniz.
8. İnatçılığınız.
9. Küsme davranışlarınız. Asık suratınız.
10.Küçük hatayı affetmemeniz.
11.O hastayken ilgisiz kalışlarınız.
12. Bencilliğiniz.
13. Kıskançlığınız.
14.Sürekli her şeyden şikayetlenmeniz. Memnuniyetsizliğiniz. Karamsarlığınız, mutsuzluğunuz, neşesizliğiniz.
15. Aşırı kontrolcülüğünüz.
16.Aşırı sevgiye boğmanız.
17. Yalana başvurmanız.
18.Cimriliğiniz.
19.Sorumsuzluğunuz.
20.Ona annelik ya da babalık yapmaya çalışmanız.
21. Cinsel soğukluğunuz.
22.Bağımlılıklarınız. ( cep telefonu, bilgisayar, alkol, sigara, uyuşturucu vb..)
23.Fiziksel/ manevi şiddet uygulamalarınız.
24.Tek başına karar vermesine, inisiyatif kullanmasına izin vermemeniz.
25. Baskıcı tavırlarınız.
27.Sürekli olumsuz olan geçmişi hatırlatmanız.
28. Kaba konuşup kaba davranmanız.
29. Kişisel temizliğinize dikkat etmemeniz, ( ağız kokusunu , ter kokusunu gidermemeniz),kendinize özen göstermemeniz.
30. Çocuk çoluk, ev ihtiyaçları dışında konuşacak bir konu, ortak bir nokta bulmamanız.
31. İlgisizliğiniz.( sevgi, aşk , alakadan kaçınmanız)
32. Güvensiz tavırlarınız.( Sürekli davranışlarını, cep telefonlarını, mesajlarını kontrol etmeniz)
33. Kıyaslamalarınız.( Falancanın karısı şöyle, / “Ayşe’nin kocası Ayşe’ye bilezik almış. Bana bir yüzük bile alan yok ! ”
34. Ayrı yataklarda yatmanız.
35. Ona ve ailesine saygısız davranmanız.
36. Onun ailesinin size gelmesine müsaade etmemeniz ama kendi ailenizin sürekli size gidip gelmesi.
“- Annenler bu eve bir daha adımını atamaz. / Sen de asla gitmeyeceksin.”
37. Ekonomik kararlara karıştırmamanız.
38. ” Erkeksen evi geçindireceksin. Maaşımı vermem” sözleriniz.
39. Senin annen benim annem tartışmalarına girmeniz.
40.Değerlerine saygı göstermemeniz.( işi, projesi, ailesi, başarısı )
41. Bireysel özgürlüğünü kısıtlamanız. Kılık kıyafetine, gidip geleceği yerlere, sohbet edeceği kişilerin kimler olması gerektiğine sürekli müdahale etmeniz.
42. Evin ekonomik giderleri hakkında ortak karar almadan kendi başınıza karar vermeniz.
43. Hesapsız harcamalarınız…

Hepsini düşünün. Bunun çözümü için neler yapabilirsiniz?
Hangilerini bırakma cesareti gösterebilirsiniz?
Hadi karar verin. Şimdi. Hemen. Her şeyin bir çözümü var. Tek başınıza çözemiyorsanız; inandığınız ve güvendiğiniz bir danışmandan destek alın. Yeter ki isteyin. Mutlu aile, mutlu çocuk demektir. Mutlu çocuk, başarılı çocuk demektir. Mutlu ve başarılı çocuk, mutlu ve başarılı toplum demektir… Sizin mutluluğunuz; toplum olarak da hepimizin mutluluğu için. Sevgiyle kalın.

Ayşegül Özkonak

DEĞİŞİM ZAMANI

DEĞİŞİM ZAMANI

1.Hemen kırılıyor musunuz, alıngan mısınız?
2.Kimseye hayır diyemiyor musunuz?
3.Onları üzmemek, kırmamak, dostluklarını ,sevgilerini kaybetmemek, yanlış anlaşılmamak için; içinizden gelmese bile ,çoğunlukla onların her dediğini yapıyor musunuz?
4.İnsanlar sizi hep üzüyor, kırıyor mu?
5.Onlara hep iyilik yaptığınız, emek verdiğiniz halde değerinizin bilinmediğini mi düşünüyorsunuz?
6.”Başkaları ne der?” diye mi düşünüyorsunuz?
7.Hep birilerine bir şeyler ispatlama çabasında mısınız?
8.”Hata yapmamalıyım.” mı diyorsunuz?
9.Sizi inciten insanları affetmiyor musunuz?
10.Bazı konularda kendinizi suçluyor musunuz?
11.Kendinizi karşı , başkalarına karşı ya da her şeye karşı sürekli kontrolcülük mü yapıyorsunuz?
12.Şansınızın olmadığını, yeterince kazanamadığınızı mı düşünüyorsunuz?
13.Karşınıza istediğiniz özellikte birinin çıkmadığını, çıksa da aldatıldığınızı/ aldatılacağınızı / sorun yaşayacağınızı düşünüp evlilikten kaçıyor musunuz?
14.Herşeyin mükemmel ya da en iyisi olmasını istiyor sonrasında da yorulduğunuzu mu hissediyorsunuz?
15.Hep onaylanmak ihtiyacı hissediyor, onaylanmayınca kendinizi kötü mü hissediyorsunuz?
16.Bağımlılıklarınız mı var?
17.Affetmediğiniz, kırgın olduğunuz insanlar ( anne, baba ,kardeş, eş, akraba, dost, patron, eleman)var mı?
18.Özgüvensiz misiniz?
Bunlar hep değersizlik, yetersizlik duygusundan, hayata güvenmemekten, kendine güvenmemekten, akışa güvenmemekten, kendisi gibi olamamaktan kaynaklanır. Bunu fark ettiyseniz, kendinizi bulma zamanınız gelmiştir ve bunun çözümünün de var olduğunu bilin. Sevgiyle kalın.

Ayşegül  Özkonak

ÇOCUĞUNUZU NE KADAR TANIYORSUNUZ?

ÇOCUĞUNUZU NE KADAR TANIYORSUNUZ?
Boş zamanlarımda çok sevdiğim sanat müziği korolarına katılırım. Korolarımın birinde benim yaşam koçluğu yaptığımı öğrenen bir arkadaş :
– Hocam bir yeğenim var. Üniversite sınavına girecek, çok başarısız. Yardımcı olur musunuz? Dedi. (Sınava da 3 ay kalmış).
-Kaygısı varsa olur da, sınava üç ay kala yardımcı olamam. Sene başında çalışmamız gerekirdi . Dedim.
– Hocam n’olur, size çok ihtiyacımız var. Bildiğiniz gibi değil. Diye ısrar edince, koro arkadaşım olduğu için de kendisini kıramadım.
– Yalnız hocam şöyle bir şey var. Babası çocuğun başaracağına inanmıyor. Annesiyle beraber,
‘’ sorunu çözmek için bir yaşam koçu arayalım ‘ dedik.
– Ben yaşam koçu falan anlamam. Para falan da vermem. Ne haliniz varsa görün. Bu oğlandan adam olmaz. Diyor. Ama biz sizden yardım istiyoruz. Son çaremiz sizsiniz.
Kabul ettim. Birlikte yeğeninin evlerine gittik. Anne ve baba beni karşıladı ama, baba alı al moru mor. Kıpkırmızı surat. Öfkeli. Kuralcı ve baskıcı, mavi ve kırmızı kişilikli. Tokalaşırken; gelişimden memnuniyetsiz tarzda tokalaşıyor benimle.
Koro arkadaşım olan bayan, çocuğun halası. Daha önce durumu anlattığı için bu davranışa hazırlıklıydım. Yaşam koçluğu konusunda , benimle görüşmeden önce babayı ikna etmek için çok uğraşmışlar.
Anne, yumuşak başlı, arabulucu, ama eşinin gerginliğinden dolayı tedirgin..
Delikanlı sarı kişilikli. Rahat, sorumluluk alma ,zaman yönetimi konusunda başarısız. Okula geç gittiği için, devamsızlıktan atılma durumunda. Biraz sohbet ettik.
Sorunun sınavdan başka, baba-oğul çatışması olduğunu fark ettim. Özel konuşma sırasında, babanın oğluna hakaret ettiğini öğreniyorum.
Baba:
– Çalışsın hakaret etmem . Diyor.
Delikanlı da diyor ki:
– Ben çalışıyorum. Okulda, etütde çalışıyorum. Ben de ona hakaret edeceğim ama hakaretlerin en büyüğünü edeceğim. Hakaret etmesin çalışırım.
Babaya dedim ki :
– Önce sizinle çalışmalıyız. Öfke yönetimini sağlamalıyız. Nefes ve gevşeme terapisi uygulayıp, bir başınıza nasıl yapacağınızı öğreteceğim.
Babayla konuşuyoruz. Gergin ve oğlu çalışmıyor diye öfkeli. Ona dedim ki:
-Trafikte kırmızı ışıkta ne yaparsınız?
-Dururum.
-O sürenin biteceğini, kırmızı ışığın yeşile döneceğini bilirsiniz değil mi? Bu bir süreçtir.
– Evet.
– Çocuğunuz da bir sınava girecek. Şu anda da ailece bir süreçtesiniz. Ama bitecek. Bu süreci nasıl geçirmek istersiniz? Öfkeli, gergin, tedirgin, kaygılı mı? Yoksa daha sakin, güvenli mi? Hayat seçimlerden ibaret. Onu nasıl yaşayacağınız da sizin seçiminiz.
– Hocam hiç böyle düşünmemiştim. Dedi.
Daha sonraki teknik çalışmalarımızda, çocuğunun sarı- yeşil kişilikte olduğunu, yakınlaşmacı bir motivasyona sahip olduğunu, hangi sözleri kullanırsa oğluna nasıl etki edeceğini, işitsel ve dokunsal temsil sistem ağırlıkta olduğu için ona nasıl davranması gerektiğini, hangi zeka çeşidine , hangi davranış kalıplarına sahip olduğunu anlattım. Kendisinin ve eşinin kişiliklerinden, çocuklarına karşı nasıl tavır sergilemelerinden bahsettim.
Delikanlıyla çalışmalarımız sonrası olumsuz davranışlar düzeldi. Motivasyonu arttı. Evdeki gergin, patlamaya hazır hava gitti. Sakinlik ve huzur geldi.
Babayla bir ara telofonda görüşürken bana şunları söyledi:
– Hocam, oğlum 18 yaşında. Ve ben oğlumu şimdiye kadar hiç tanımamışım. Sayenizde oğlumu tanıdım. Sağ olun. Artık sohbet edebiliyoruz.
İlk karşılaşmamızda oğluna öfkeden kızarmış bir suratla ,‘’bu yaşam koçu da kimmiş?’’ diye yargılayan, güvensiz bakışlarla bakan baba; bir dahaki görüşmelerimizde ; artık gülümseyerek, daha sakin, güvencini, minnet, sevgi ve saygı dolu bakışlarını hissettirerek tokalaşıyordu benimle.
O delikanlı ne mi oldu ? İstediği makine mühendisliğini kazandı.
Eğer çocuğumuzu tanır, kişiliğini, hangi motivasyona sahip olduğunu, davranış kalıplarını, hangi zeka çeşidini kullandığını bilirsek; davranışı düzelir, iletişimimiz kolaylaşır, başarısı da artar. Sevgiyle kalın.
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Danışmanı
05052509633

Ayşegül Özkonak