ANNE BABA OKUL ÇOCUK

Bir anne diyor ki; “hocam Pandemiden beri çocuklar ve biz çok kaygılıyız. Okul tekrar açıldı. Kalbim sanki hep ağzımda. Coronaya yakalanacak, çocuğuma bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Çocuğum çok daha tedirgin; sürekli ellerini yıkar oldu.”

Annenin büyük bir kaygısı ve korkusu var. Ölüm korkusu, hastalanma korkusu, belki yalnız kalma korkusu, kaybetme korkusu vb. Öncelikle annenin sakin olması gerekir. Annenin kaygısı çocuğu daha da kaygılandırıyor. Bu konuda mutlaka bir destek almalılar.
(Not: Eğer sizde de böyle bir kaygı varsa, YouTube’daki Coronaya karşı iç dünyamızı nasıl güçlendirebiliriz? Konulu videomu izleyebilirsiniz.)

Geçenlerde başka bir anneyle konuşuyorum.
Diyor ki:

  • Ayşegül hocam, okullar iyi ki var. Tatil boyunca ben işe gidince aklım hep evde kalıyordu.
  • Çocuklar evdeyken kontrolsüz kaldıklarını mı düşündünüz?
  • Aynen. Saatlerce ben işyerinde, onlar evde. İnternet başında. Ne yaptılar, ne ettiler takip edemedim. Sık sık aradım ama yine de ne yaptılar, ne ettiler bilemedim. Hele bazen oluyor ki, onlara tahammül bile edemiyorum. Okulların açılmasına biraz da onun için seviniyorum.

Kontrolün, iradenin; çocuğun kendisinde olmadığına, kontrol edecek hep birilerinin olmasına inanmış bir anne…Çocuklarına güvenmiyor.

Çocuğunuza bilgisayar kullanma alışkanlığını verir; en önemlisi de ona ” Oyun oynarken, bir saati aşmayacağına inanıyor ve güveniyorum. Sen bunu başarabilirsin.” İnancını verirseniz, güvenli bağlanma oluşturursanız; o kendine inanır ve bilgisayar başında uzun süre geçirmez. Çünkü sizin ona olan inancınızın, güvencinizin sarılmasını istemez. Siz de yalnızken neler yapıyorlar korkusundan kurtulursunuz.

Okullar açılmadan önceki başka bir gün parkta oturuyorum. Bir anne, sözünü dinlemeyen çocuğuna şöyle bağırıyordu:
“Okullar açılsın senden kurtulayım. Seni anca okul paklar! “

Böyle diyen bir anne; kendince çocuğu “adam “edecektir. Çocuk böylece şımarmayacak, annenin sözünü dinleyecek, yaptığı yanlış davranışlardan uzak kalacaktır ama bu sözlerin zararı öyle büyük olur ki;

  1. Çocuğa okul fobisini ve nefretini yerleştirir.
  2. Öğretmen korkusunu ve nefretini yerleştirir.
  3. Pısırık, içe kapanık, özgüvensiz, korkak, karamsar, şüpheci, kendi hakkını arayamayan, suçluluk duygusuna sahip bir çocuk olmasına neden olabilir.
  4. Anneye bağımlı bir çocuk olmasına neden olabilir.
  5. Tam tersi davranışı sürdürmesine, tepkisel olmasına neden olabilir.

Söz dinlemeyen çocuğunuz varsa; bu sizinle alakalıdır. Onunla güvenli bağlanma oluşturun. Sevgi ve ilginizi verin. Onu dinleyin. Aile içinde öyle güzel bir hava essin ki; okulda yeni bilgiler, yeni arkadaşlıklar kurulacağını laf arasında söyleyin. Varsa kendi güzel örneklerinizden de bahsedin, çocuk okula gitmek ve öğrenmek için can atacaktır.
Eğer çocuğunuzun bir yanlışı olduysa, onun kişiliği ile değil, davranışının yanlışlığı üzerine konuşun. Okulu, öğretmeni korkutmak size de ona da büyük zarar verir.

Başka bir anne de geçen sene oğluyla, öğretmeninin tartışmasından bahsediyor. Öğretmeni için:
“Suratında meymenet yok. Zaten ilk görüşte içim ısınmamıştı. Benim oğlumu disipline vermiş. Vermeye ne hakkı var? Hemen okula koştum. Müdüre, ona, ağzıma geleni sıraladım. Bizi arkasız mı sandılar? Hakkımızı söke söke alacağım! “

Eğer anne babalar,
çocuğun öğretmeniyle ya da idareyle olan sorununda, çocuğunu savunma pozisyonuna geçerlerse, öğretmeni suçlayıcı konuşurlarsa;

Çocuğun algısı ve sonuçları şu olur;

  1. Ne yaparsam yapayım, annem babam beni korur.
  2. Okula, idareye, öğretmenlere karşı olumsuz, güvensiz, eleştirel olur.
  3. Onlara karşı tepkisini daha da artırır. Olumsuz davranışları varsa, bu davranışların pekişmesine neden olabilir.
  4. Uzun vadede; kendi hakkını arayamayan, ( çünkü annesi onun hakkını aramaktadır) çekingen, özgüvensiz, yetersizlik duygusuna sahip bir birey olur.
  5. Okuldan, öğretmenden, dersten soğuyabilir ve başarısız olabilir.

Okul, idareci, öğretmen ve çocuk arasında bir sorun varsa; iki tarafı da dinlemek, karşıyı kötülemeden, çocuğun ya da karşı tarafın davranışıyla ilgili çocuğun duygu ve davranışlarını boşaltmasını sağlamalı ve gerekeni yine çocuğun kendisinin yapmasına izin vermeli, hata kendisindeyse kendi davranışının sorumluluğunu almasını sağlamalı; hakkını savunamıyorsa, ( ki bu genellikle bizim ona verdiğimiz eğitimden kaynaklanır) bunun çözümü yoluna gitmeliyiz.

Eğitim Öğretim yılı, çok değerli tüm öğretmenlerimiz için ve geleceğimizin güvencesi yavrularımız için, sağlıklı ve başarılı bir yıl olsun.
Sevgiyle kalın.

Ayşegül Özkonak
Aile Danışmanı
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı


http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak