KENDİMİZİ NASIL TANIMLIYORUZ?Çok yakın bir zamanda çok kıymet verdiğim halamızı rahatsızlığından dolayı kaybettik. Öyle üzüldüm, ağladım ki. Biliyorum… Farkındayım. Asıl gitmemiz gereken yere gitti… Yine de üzülmemek elimizde olmuyor…Vefatından kısa süre önce bize gelmişti. Mutlu olsun diye eşimle gezdirmiştik. Sevdiği yemekleri de yapmıştım. “İyi ki gelmişim. Meğer ne çok yorulmuşum. İyi dinlendim. Coronadan beri doğru dürüst insan yüzü görmüyoruz köyde. Uzun zamandır da bir yeri gezememiştim.” demişti. O kadar iyi bir insandı ki. Yapıcıydı. Küçük olumsuzlukları abartmazdı. Problemleri küçültürdü. (İyi ki son kez gelmiş, iyi ki misafirimiz olmuş.) Rabbim mekanını cennet eylesin…. Aklıma geldi. Bir an bu dünyadan göçüp gittiğimizi varsaysak, eşimiz dostumuz, akrabalarımız, yakın ve uzak çevremiz bizi ne şekilde değerlendirir, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Kendimizi dışarıdan gözlemleyelim; tarafsız bir gözle…Böylece olaylara ve insanlara gerçekte nasıl tepki verdiğimizi, nasıl bir insan olduğumuzu anlayabiliriz; ya da çok yansız olduğuna inandığımız arkadaşımıza kendimizi tanımlattıralım. Bu şekilde başkalarının gözünden nasıl göründüğümüzü de fark edebiliriz. Hatalarımız varsa düzeltebiliriz. Bizi tanıyanlar hakkımızda ne der? Nasıl seviyoruz meselâ?… Konuşurken kalp mi kırıyoruz? İncitiyor muyuz?Hakaretvari mi konuşuyoruz? Can mı acıtıyoruz? ” Hiç kimseyi sevmezdi, çok bencildi, çok cimriydi” mi derler? Yoksa;”Eli açık, çok iyi niyetliydi, fakiri fukarayı gözetirdi, hiçbir kötülüğünü görmedim” mi? Nasıl kızıyoruz meselâ?…”Çok öfkeliydi, çocuğunun, çoluğunun, eşinin, akrabalarının, herkesin kalbini kırardı”mı? Yoksa; ” çok sabırlıydı, kimseyi incitmezdi, kim olursa olsun herkesle çok yapıcı, akılcı, mantıklı konuşurdu, yol göstericiydi ” mi derler?” Başkasının hakkına tecavüz ederdi”mi? Yoksa; “Çok namuslu ve dürüsttü, yaptığı işi de çok güzel ve düzgün yapardı, aldığı parayı hak ederdi” mi derler? “Ayırımcılık, haksızlık yapardı” mı? Derler. Yoksa; ” Çok adaletliydi, hakkaniyetliydi ” mi derler? “Onu tanıdığıma çok pişmanım ” mı? Derler. Yoksa; “İyi ki tanımışım, hayatıma iyi ki girmiş” mi derler? İçeri girdiğinde “Negatif enerji yayardı” mı derler. Yoksa; “Girdiği yeri aydınlatır” mı? Acaba nasıl söz ederler hakkımızda?(Örnekleri çoğaltabiliriz )O halde daha yaşıyorken, hayattayken; kendimizin en iyisi olsak nasıl olur?Çevremizdeki insanları doyasıya sevsek ne kaybederiz? Sevgimizi varsa eşimize, çocuklarımıza; anne babamıza, kayınvalidemize, kayınpederimize, görümcelerimize, eltimize, baldızımıza, kayınımıza göstersek ne olur?Kırgınlıkları unutsak ne olur? Her insanın algısının farklı olabileceğini fark edebilsek ne olur? Algılardan anlamlar çıkaranın yine kendimiz olduğunu bilebilsek ne olur? Yorumlayanın yine biz olduğumuzu fark edebilsek ne olur? Düşüncemizin, duyguyu oluşturduğunu, duygunun davranışı harekete geçirdiğini ve davranışın durumu oluşturduğunu bilebilsek ne olur? Kırgınlıkların, kızgınlıkların, öfkelerin, kin ve nefretlerin, kaygıların, endişelerin nedeninin genellikle geçmişte yaşadıklarımız ve zihnimizin kurgularından da kaynaklandığını fark edebilsek; bizim başkaları tarafından yapılan tanımımız da değişir mi? Hatalarımızı en aza indirebilir miyiz? iletişimimiz de düzelir mi? Bu dünyada kimlerin hayatına olumlu katkıda bulunabiliriz? Hakkımızda “Allah razı olsun” diyebilirler mi? Ne dersiniz?…Kendimize uzaktan, üçüncü bir gözle baksak; gün gelip bu dünyadaki süremiz dolduğunda, herkese ve her şeye “elveda” dediğimizde; arkamızda bir hoş seda bırakabilir miyiz? Hanenizde sağlıkla, mutlulukla, huzurla ve sevgiyle kalın… Ayşegül Özkonak
Comments are closed.