ÇOCUKLAR BİR YAKININI KAYBEDERSE NASIL DAVRANMALI?
- Ölüm haberi çocuğun güvendiği inandığı bir yakını tarafından ve en yakın zamanda verilmelidir. Ölüm haberi saklanırsa; bir gariplik, bir terslik olduğunu sezinler ve doğru cevap alamadığı için de kendi içinde çelişki yaşar.
Anne vefat ettiyse baba; baba vefat ettiyse anne; ikisi de vefat etmişse, güvendiği anneanne, babaanne, dedeler ya da duygusal anlamda kendine yakın hissettiği biri haberi verebilir. Daha öncesinde durumla bağlantılı bir hikaye anlatılabilir ya da beraberce kısa bir hikaye kitabı okunabilir. Ölümü anlatmak zordur. Aşağıdaki hikayelere benzer bir hikaye okunarak, ölüm haberine hazırlık yapılabilir.
Dedemin Adası Benji Davies
Elveda Bay Muffin Ali Arda
Annem Her Yerde Pimm Van Hest
Tostos dedesini özlüyor Bahar Çakır - Kaza, deprem, sel, yangın, kalp krizi gibi ani ölümlerde önce alıştırarak ‘ Annen şimdi hastanede, ağır hasta. ‘ deyip bir süre geçtikten sonra, yalnızken yanına oturup;
‘ Seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum. Annen öldü, onu artık göremeyeceğiz ve onu çok özleyeceğiz.’ Denilebilir, kendisine sarılmalı, güvende olduğu hissettirilmelidir. - Ağlamazsa; ağlamaya zorlamamalı; daha şoku yaşıyor olabilir. Ağlıyorsa da duygusunu paylaşmak, sarılmak, dokunmak; beraber uyumak isterse, bir süre birlikte uyumak gerekir.
- Sıfır altı yaş dönemi çocuklar, cenaze defin işlemlerinde bulunmamalı. Mezarlığa da bu yaş döneminde götürmemek daha doğrudur. Aksi halde üç yaş sonrasındakiler korkuyu öğrendikleri için; toprağa basmaktan bile korkabilir. Zihninde nasıl bir senaryo oluşturacağını bilemeyiz. Daha büyük çocuklar da eğer istiyorsa, kabullenmişse; ancak o zaman mezarlığa götürebilir.
- Altı yaş öncesi çocuklar, defin sırasında bir yakınının evinde kalabilir. Böylece haykırışları, ağıtları görmeyeceği, duymayacağı için, yeni bir travmadan korunmuş olur.
- Çocuklara; ‘anneni son bir defa gör, hadi öp onu’ demek; kefene sarılı halini göstermeye zorlamak, doğru değil.
Hafızasında son hali kalır ve ölümden korkmasına, anksiyeteye neden olur. - Çocuğu üzgün görüp neşelendirmeye çalışmak da; cıvıldarken susturmak da doğru değil. Her şey olması gerektiği gibi olmalı. Acıyı görmeli, hissetmeli ama ne fazla ne de eksik. Aksi halde gerçek duygularını saklamayı, bastırmayı öğrenir. Cıvıldarken susturmaya çalışırsak, suçlanmayı öğrenir.
- Çocuğa her durumda anne ve babasına hatırlatmak; arkadaşlarıyla oynarken ‘o öksüz, o yetim’ diyerek ayrımcılık yapmak, acımak da doğru değildir.
- Sıfır- iki Yaşında ise: Somut dönemde oldukları için ölümün farkında değillerdir. Sadece ölen anne babasını özler. Anne vefat ettiyse, bakım verene ‘anne’ demeye başlayabilir.
İki – altı yaşında ise: Somut dönemdedir ve ölen anne ya da babasının tekrar geleceğine inanabilir. Ölümün tam olarak ne olduğunun farkında değildir.
Altı yaştan sonraki bir çocuk ise: Ölümün az çok farkındadır. - Devam eden süreçte bol bol oyun oynatarak resim çizdirerek, sonu mutlulukla biten masal anlatarak duygu sağaltımı yapabilirsiniz.
ÖLÜMÜ ÇOCUKLA KONUŞURKEN NELERE DİKKAT ETMELiYIZ?
- Kısa bir şekilde, samimiyetle, olması gerektiği gibi ‘ Annen öldü’ deyin ama
‘ O gitti ya da melek oldu, uyuyor’ derseniz; uyumaktan korkar ve kaygı duyar.
‘Allah’ın yanına gitti ya da Allah onu çok sevdiği için yanına aldı’ derseniz; annesini aldığı için Allah’a öfke duyar. Allah’ın bütün sevdiklerini alacağına inanır ve kaygılanır.
‘Uzun yolculuğa çıktı ‘ derseniz; annesine kendisini bırakıp gittiği için anneye kızar.
Yaramazlık yaptığında; ‘ Anneni çok üzdüğün için öldü’ dememeli. Aksi halde suçluluk ve öfke duyguları hissedebilirler.
‘Annen öldü ama bizi gökyüzünden izliyor’ demek de doğru değil; çocukta izleniyor algısı, kuşkusu, korkusu oluşturur.
‘ İyi insanlar çok yaşamaz, annen çok iyi bir insandı. Allah onun yanına aldı.’ Denirse çocuk iyi olmamak için agresif olur, davranış sorunları gösterebilir. - Yaşına uygun olarak aynı soruya aynı cevabı verin. Farklı cevap çelişki oluşturur. Bir şeyler gizlediğinizi zanneder.
- Onunla kendi kaygınızdan uzak bir şekilde konuşun. Sizin ruh halinizden duygunuzu hemen anlar. Daha fazla kaygılanır.
- ‘Anneme ne oldu?‘ derse,
‘ O artık bizimle olmayacak, bizimle yemek yemeyecek, bizim gibi hareketli olmayacak.’ Gibi anlayacağı yaşa göre konuşmalısınız. - Annemi bir daha göremeyecek miyim? ‘ diye sorarsa; ‘ Onu bir daha göremeyeceğiz ama onun sevgisi hep kalbimizde hissedeceğiz. Gel istersen cep telefonundan onun resimlerine, videolarına beraber bakalım ne dersin?’ Diyerek, anılardan konuşarak, duygusal sağaltımı yapabilirsiniz.
- ‘Baba biz eskisi gibi güzel bir aile olabilir miyiz?’ Diyebilir. Güvende hissetmek istiyordur.
‘ Eskisi gibi mutlu bir aile olup olamayacağımızı merak ediyorsun.’ Deyip soru cevap şeklinde içindeki korku duygusunu anlatmasını kendisini ifade etmesini sağlayın. - ‘Hastalar, yaşlılar ölür’ demeyin. Gençler ve çocukların öldüğünü duyunca çelişki yaşar, size ve hayata güvenini kaybeder. ‘ Her canlı doğar, büyür, her canlının bu Dünyada bir süresi var o süre dolunca ölür. Bizim süremizin daha uzun olduğuna inanıyorum.’ Diyebilirsiniz.
- ‘ Beni üzersen annen olmam bak ben ölürüm baban da eve, üvey anne getirir. ‘ Demişse ve anne erken zamanda vefat etmişse; çocuk hem kendine kızar, suçlu hisseder, hem kaygılanır.
9.. ‘Ölümle ilgili bilmediğiniz konularda soru sorarsa; ‘şu an bu konuda bir bilgim yok ben de bilmiyorum, sorup öğreneyim sonra tekrar konuşalım .’ Demek daha doğrudur.
- Gece alt ıslatma, uykusuzluk, huysuzluk, gece korkuları, parmak emme, tırnaklarını yeme, agresiflik iştah sorunları gelişmişse, destek alınmasında fayda vardır.
ÇOCUKLARIN ÖLÜM HAKKINDA SORACAĞI SORULARA NASIL CEVAPLAR VERMELİYİZ?
Sordukları sorunun altında yatan esas duygu ne? Korku mu, üzüntü mü, endişe mi, merak mı? Bunu fark edin.
- Ölüm ne demek? Ölünce ne olur?
“Tüm canlılar doğar, bu dünyada bir süre yaşar ve bir gün ölür. Tıpkı çiçeklerin, ağaçların ve hayvanların öldüğü gibi insanlar da ölür. Nasıl ki bir kedi öldüğünde yürüyemez, yemek yiyemez; bir kelebek öldüğünde hareket edemez, kanatlanıp uçamaz; bir ağaç öldüğünde artık çiçek açamaz, yaprakları solar, baharda bile kurur…Bir insan öldüğünde de bedeni hareket etmez, nefes almaz, acıkmaz, susamaz, yemez, konuşmaz, düşünmez, üşümez, terlemez, hiçbir şey hissetmez.
Hareketsiz olmak; uyumak gibi bir şey değil; ölüm farklıdır. Biz uyuyup kalktığımızda daha dinlenmiş, daha enerjik ve sağlıklı uyanıyoruz ya; ölen bir insan tekrar önceki tanıdığımız halindeki gibi olamaz. Ölen kedi, kelebek, ağaç gibi olur.
- “İnsan niçin ölür? Ben ona kızınca ölsün demiştim, annem ondan mı öldü?’Diyorsa; (Bu tarz suçluluk duygusu 3-6 yaş çocuğunda daha sık görülür. Annesine kızdığı zaman gizli ya da açık ‘ölmesini’ istemiştir. Annesi de vefat ettiğinde suçluluk hisseder.)
Hayır. İnsanlara ölsün demekle ölmezler. Kazalar, depremler, seller; ufak hastalıklar değil ama çok ağır hastalıklar ya da çok fazla yaşlanmak, ölüme neden olabilir. Demek daha doğrudur.
- “Sen de ölecek misin?’
(Diyorsa kendini güvende hissetmek istiyordur. Sizi kaybedeceğinden, yalnız kalacağından korkuyordur.)
‘Bazı insanlar kısa süre yaşar ama bazıları daha uzun yaşar. Ben de seninle evimizde, hep beraber uzun seneler yaşayacağıma inanıyorum. (Allah’ın izniyle cümlesini inancınıza göre ekleyebilirsiniz)‘
Ben senin yanındayım, seninle uzun yıllar yaşamaya niyet ediyorum. Her insanın bu dünyada kalma süresi vardır; ölen yakınlarımızın süresi o kadardı. Bizim süremiz daha uzun olabilir. Ben yanındayım. Güvendesin.’ Diyebilirsiniz. - ‘Ölen insanı niçin gömerler? Mezar ne demek? Orada üşümez mi?”diyorsa;
Bir insan öldüğünde bedeni hareket etmez, nefes almaz, acıkmaz, susamaz, yemez, konuşmaz, düşünmez, hiçbir şey hissetmez, üşümez, acımaz.
Artık bedenine gerek kalmaz. Bu yüzden gömülür. Gömülmek onu rahatsız etmez, ona zarar vermez. Hani ilkbaharda tüm ağaçlar yeşilken, ölmüş bir ağaç kupkurudur ya; asla da yeşermez ve onu bulunduğu yerden alırlar.
İşte ölen kişiyi de alır mezara gömerler. Akrabaları da ona dua etmek için mezarını ziyaret ederler.
- “Cenaze töreni/ defin ne demek?”diyorsa;
“Nasıl ki bir insana doğum günü hazırlayıp, özel hediyeler alıp, kutluyorsak; ölen insanla da vedalaşmak için, sevdiği yakınları toplanır, onunla olan anılarını anlatır, üzüntülerini paylaşır, dualar eder, içinden vedalaşırlar. Buna cenaze töreni denir.’ Diyebilirsiniz.
Aile danışmanı
Sosyolog
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
Comments are closed.