BEKLENMEDİK DEĞİŞİMLERE HAZIR MIYIZ?
Hani bazen olur ya, değişimden korkarsın. Hep o bilindikler olsun istersin hayatında; yanında yörende… Böylece kendini daha bir güvende hissedersin. O bilindik,( iyi ya da kötü farketmez) yeter ki bilindik olsun…Kullandığın herhangi bir eşya, evin, mahallen, mahallendeki evler, küçüklüğündeki komşu teyzeler, amcalar, belki de sokakta oyunlar oynadığın çocukluk arkadaşların; annen, baban, ailen… Sokak başından gelen sana acıktığını hatırlatan bir yufka ya da bir gözleme kokusu… Belki de seni her görüşte sevinç içinde kuyruk sallayarak yanıbaşında bitiveren, mahallenin sevgi dolu köpeği…Gelişinizden memnun olduğunu hissettiğin ‘Hoşgeldinnn’ diyen eski bir dost sesi…Sevildiğini, istendiğini, özlendiğini hissedip gönlünün coşkuyla, huzurla, neşeyle dolması.
Ama gün gelir; başka bir eve taşınırsın, çocukluk anılarınla dolu o güzelim mahallenden ayrılırsın. Ayrıldıktan bir süre sonra senin için anlatılmaz değeri olan bir yakınını kaybedersin. Onun yaşadığı ev de yıllar sonra herhangi bir nedenle yıkılırsa…
Hayatının herhangi bir evresinde değişim olduğunda kendini bir boşlukta ve emniyetsiz zannedersin ve sanki tutunacak bir dal elinden kayıp gitmiştir. Değişim olduğunda; güzelim anıların da maziye gömüldüğünü fark ediverirsin. Değişimin acı vermesi de aslında bundan kaynaklanır.

Bir ara ata yurduna gittim.
Sıla-i rahim.
Rahmetli anneannemin evini rahmetli dayım ‘tamamen yıprandı, yıkılabilir ve tehlike arz edebilir’ düşüncesiyle daha önce yıktırmıştı. Anneannem rahmetli olduğundan beri çeşitli nedenlerle uzun zamandır gidip görme imkanı bulamamıştım. Sanırım biraz da onun yokluğuna dayanamam düşüncesiyle gitmek istemedim. Yıllar sonra gittiğimde ise mahallemizi tanıyamadım. Mahallemiz tamamen değişmiş. Eski kagir evler, yerini yeni binalara bırakmış. Sevdiğimiz bildik simalar göçüp gitmiş bu hayattan.
Anneannemin evinin olduğu yere geldiğimde; (yıktırılmış olduğunu bildiğim halde) gözlerime inanamadım. Daha önceden anneannem her aklıma geldiğinde; o ev de, aynen hayalimdeki şekliyle olduğu gibi duruyordu. Şimdi ise…

Evin yerine moloz yığını ile dolu araziyi görünce gözlerimden yağmur gibi yaşlar boşandı…
2 katlı cumbalı; içinde anneannemin, cıvıl cıvıl sesle, “kurbanlar olaaammm, geldiniz mi kuzuuuummm” sesi, sarılmak için kocaman açılmış kollarının; boynuna sarıldığımda mis kokusunun yerine, o koca yığınla karşılaşmak… Ve yaşadığım üzüntü, kaybetmenin acısı, tekrar görememenin ve kabullenmek zorunda olmanın hüznü… Evin yok olmasıyla birlikte, sıkı sıkıya bağlı olduğum güzel anıların da elimden kayıp gidivermesi…Sevdiklerimi kaybetmenin acısı ve hüznünü o görüntüyle bir kat daha artması, gözyaşlarımın ve güzel anılarımın molozlara karışması…
(Anneannemi çok çok severdim. O da beni…
Nurlar içinde yat. Canım anneannem…)

Anneannemin memleketine gittiğimde, evimizin( hala evimiz diyorum) karşısındaki eve taşınmış 80 yaşlarında bir teyzeyle tanıştım. Her gittiğimde kendisiyle sohbet ediyoruz. Belki de anneannemin yerine koydum kendisini. Ona diyorum ki ” Canım teyzem, ben geldim, nasılsın?”
Ayrılırken de diyorum ki” Seni çoookk seviyorum. “
O da halinden çok memnun, tıpkı resimdeki gibi en güzel gülüşüyle bana gülümseyerek; ” sağoolll. Allah razı olsuuun” Diyor ve vedalaşıyoruz.

Hani bir şarkı var ya;

“Tanıdık bir huzur aradım, şaşkın bakışlarında dün.
bildik bir söz bekledim, eskiden kalma öylesine.
Konuştu, bir şeyler söyledi. bekledigim sözler bunlar değil.
yüzüme baktı gözlerime, ama senin gibi değil.
Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil.
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil.
Anladım ki hiç kimse hiç kimse sen değil.
Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil. “

Olsun. O teyzem anneannem olmasa da, onun gibi bana
” kuzuuummm” demese de, ben onu anneanneme benzetiyorum.
O bunun farkında olmasa da, kendisinin varlığında, birazcık da olsa hasret gideriyorum.
(Allah ona da ömürler versin.)

Demem o ki, hiç bir şey eskisi gibi kalmıyor.
Değişmeyen tek şey değişim.
İster acı, ister tatlı olsun…
Sevdiklerimize onları kaybetmeden önce, onlara bir kat daha sarılmak, doyasıya koklamak, öpmek, “seni seviyorum, hem de çokkk, iyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın” diyebilmek, bunu hissettirebilmek… Acısına ortak olmak, sevincini çoğaltmak, zorda kaldığında ve gerektiğinde destek olabilmek…Onların bizler için bir öğretici, bir öğretmen olduklarını bilerek, onlara öğretileri için teşekkür etmek ve helallaşmak… Ve onların kendi öğretilerine de teslim olmak, bulundukları yere sevgiyle göndermek…

Öğretilerin kolay olsun. Sevgiyle kal… ❤
Ayşegül Özkonak Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı
05052509633
www.aysegulozkonak.com
aysegulozkonak@gmail.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak

https://instagram.com/kisiselgelisimdansman