BİZ NASIL BiR EBEVEYNİZ?

Bu sabah, evimizdeki elektrik tesisatındaki bir ihtiyaç nedeniyle mahallemizdeki tanıdık elektrikçiye uğradım.
Kendisinde malzeme olmadığı için bana bir tabure göstererek kısa bir süre beklememi rica etti.
Ben beklerken; bir anne ve 12 yaşlarında kızı içeri girdi.
Esnafı göremeyip, sorgulu gözlerle bana bakınca;
– Birazdan gelir, ben de bekliyorum, isterseniz siz de bekleyin diyerek, yanımdaki tabureleri gösterdim.

İkisi de yanımdaki tabureye oturunca; karnelerin alındığının ertesi günü olduğu için, küçük kızla sohbet konusu açmayı denedim.

– Karneleri aldınız. Hayırlı olsun canım. Der demez. Daha kızının konuşmasına fırsat vermeden annesi atıldı;
– Teşekkür aldı. Ama takdir alabilirdi. Dedi.

Ben kızı gözlemliyordum.
Küçük kızın elleri sıkılganlıkla beraber çapraz oldu. Dizlerinin arasına çapraz vaziyette ellerini sürtmeye başladı. (sıkıntılı ruh hali.)

– Ama anne?
Demeye kalmadı.
Annesi sert, soğuk ve içinde gizli azarla karışık ses tonuyla;

– Daha iyisi olabilirdi kabul et. Takdir alabilecek kapasiteye sahiptin. Derken ben; yine çocuğun yüzüne baktım. Çocuktaki o bıkkınlığı, çaresizliği, umutsuzluğu, içsel sıkıntı ve isyanı fark ettim. Ama anne bunu fark etmeyi bırak, hâlâ konuşmaya devam ediyordu.

Çocuğun bu haline içim acıdı.
Anneye dedim ki;
– Teşekkür alsa en kötü ne olur?

– Ama takdir alabilecek kapasitede. Neden daha düşük alsın ki? Bu kapasiteye göre daha başarılı olması gerekmiyor mu?

– Siz mükemmeliyetçi, kuralları olan, yaptığı işin en iyisini yapan ve herkesin yaptığı işin en iyisini yapmasına inanan, düzenli, temiz bir anne misiniz?
Diye sordum.

– A evet. Nasıl anladınız?
Diye gözleri parladı.

– Bu da benim mesleğim. Ben Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı Ayşegül Özkonak.
Diye kendimi tanıttım.

– O zaman size sormam gereken çok şey var. Dedi.

– Buyurun. Tabii deyince.

– Bir çocuk; kapasitesi çok yüksekken, neden daha iyisini yapmaz.

( Çocuğunun başarısının yetersizliğine inanmış. )

– Siz mavi kişilikli bir annesiniz. Her şeyde mükemmeliyetçilik arıyorsunuz. Kızınızın başarısına değil, başarısızlığına odaklanmışsınız. Olana değil, olmayana odaklısınız. Kızınız yeşil kişilikli. Sizin çıtanız yüksek olduğu için, o çıtaya ulaşmaya çabalıyor. Ulaşamayınca stres yapıyor.
Sizin ebeveynlerinizden kim mükemmeliyetçiydi?

– Annem…Annem yaptığım hiç bir işi beğenmezdi.

Kadının içindeki küçük çocuk ortaya çıktı.

Bir süre böyle konuşmaya devam ettik.
Gözleri doldu.

Küçük kız, annesiyle benim konuşmalarından memnun.

Biraz daha konuştuk.

Anne rahatlamış bir şekilde;

– Hocam doğru bildiğim yanlışlar varmış. Yani ben çocuğumda kendimi tamamlıyormuşum, şimdi çok daha iyi anladım. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim, sizi takip edeceğim,
dedi.

Konuşmamız biterken, esnaf geldi.


Hepimiz anne ve babamızdan öğrendiğimiz şekilde, çocuklarımızı yetiştiriyor ve onları yine öğrendiğimiz şekilde eğitiyoruz.

Bazı ebeveynler, sanki o karneleri kendisi alıyor ve mantıklı davranmaya çalışsa da çocuğuna karşı tepkili davranabiliyor.

Eğer bir ebeveyn; çocuğunun karnesinde hiç bir zayıf olmadığı ve başarılı olduğu halde; tüm derslerinin neden 100 olmadığını soruyorsa; önce kendini sorgulamasında yarar var.

Bu anne / babayı incelediğimizde; mükemmeliyetçidir ve kendisi de mükemmeliyetçi bir ebeveyne sahiptir.

Mükemmeliyetçiliği kendisine de çocuğuna da, çevresine de çoğu zaman sıkıntı yaratır. Aile içinde her şey istediği gibi olmayınca da streslenir, öfkelenir ve bu haliyle de çocuğunu mengeneye sıkıştırmış olur. Olayı öylesine abartır ki, çocuğunun tatilde bile ders çalışmasını ister. Ve çocuğunu; başarı, davranış, kişilik konusunda arkadaşlarıyla kıyaslar. Bu kıyaslama ise çocuğun ruh sağlığına zarar verir. Çocuk istediği gibi hareket edemeyen, el kol hareketlerini dahi rahat kullanamayan, mutsuz, umutsuz, karamsar, hep başkalarına kendini sevdirme, beğendirme çabasında, kendi kararlarını veremeyen, isteklerini ifade edemeyen, kendini ve yaptıklarını ömür boyu eleştiren, beğenmeyen, keyifsiz bir birey olur. (Çocuk yetişkin olsa, anne babayı kaybetse de kendisiyle özdeşleşmiş o içindeki eleştirel ebeveyn sesi, sürekli konuşur durur, bu da kısır döngüye neden olur, yapması gereken işlerde adım atmakta sıkıntı yaşar ).

Ya da tam tersi annenin ve babanın her isteğine tepki gösteren bir birey olurlar.
Böyle bir anne ya da baba aslında kendisiyle yarışmaktadır. “İyisi olsun, daha iyisi olsun” derken; gerçekte kendisini eleştirmekte, yargılamakta, kıyaslamaktadır. “Başarılı çocuğun annesi, başarılı ve iyi annedir” ona göre. Çocuğu kendisinin bir uzantısıdır sanki. Ve aslında sevilmek istenen, olduğu gibi kabul görmek istenen, var olmak istenen kendi içindeki çocuktur.

Böyle ebeveynlerin; çocuklarının ileride sorunlu bireyler olmaması adına, bu davranışlarını değiştirmeleri, değiştiremiyor ve tek başlarına çözemiyorlarsa bu konuda bir destek almalarında yarar var.

Ebeveyn çocuğuna güvendiği sürece, çocuğunun özel olduğunu, ayrı bir kişilik olduğunu ve yine çocuğunun yaradılışındaki gibi olması gerektiğine inandığı ve buna izin verdiği sürece hiçbir sorun kalmaz.

Çocuklarımızın ruhuna zincir vurmaktan kurtulalım. Tabi kendimize de…
Sevgiyle kalın …

Ayşegül Özkonak

Kişisel Gelişim Eğitmeni ve Sosyal İletişim Danışmanı

05052509633

www.aysegulozkonak.com
http://www.facebook.com/aysegul.ozkonak
https://instagram.com/kisiselgelisimdansman