GİZLİ ÖFKE
Dün öğlen çarşıda dolaşırken biraz acıktım. Hemen yakında, yemeğimi yiyebileceğim bir restoran buldum.
Tam karşımdaki masada bir anne ile 7 yaşlarında bir kız çocuğu oturuyor.
Anne yemeğinden birkaç lokma yiyip bırakan kızına, öfkeli ve gergin bir ses tonuyla:
-O tabak bitecek! diyor.
Kızı mızırdanıyor:
– Canım istemiyor anneeee.
– Yiyeceksin dedim. Aç ağzını,(çataldaki lokmayı çocuğun ağzına tıkıştırıyor).
Küçük kız başını sağa sola çeviriyor.
Anne dişlerini sıkarak :
-Kız seni gebertirim. Ye dedim sana.
Milletin çocuğu ne güzel yiyor. Hepsi gürbüz gürbüz.
Ya sen !? Pis…Bileklere bak…Çöp!
Küçük kız, lokmayı yutmuyor. Ağzının içinde çeviriyor.
-Yut şu lokmanı. Geviş getirip durma. Yut dedim sana!

Küçük kız yutmakla yutmamak arasında tereddütte…
Boğazı düğümleniyor, gözleri doluyor.
Yaşlarla dolan o minik bakışlarla göz göze geliyoruz.
Kim bilir ne fırtınalar esiyor o minik yüreğinde?
Neler söylemek istiyor?

Sevgili anneler; böyle bir çocuk (niyet iyi olsa da )kendisine bu şekilde davranan anneye gizli bir öfke duyar, annenin isteklerine, taleplerine bir şekilde tepki verirler. Sessiz, çekingen kalarak ya da tepkisel. İkisinde de öfke vardır. Ayrıca yemek yemeyi bilinçaltlarında reddederler .
Değersizlik duygusu, aşağılanma duygusu yaşarlar. Çekingen olurlar.
Sosyalleşemezler. Anoreksiya nevrozanın temelinde de dışa vurulmamış, kendi bedenine yansıtılmış öfke vardır. Sevgiyle kalın.

Ayşegül Özkonak

Aile Danışmanı