BİR YAKININI KAYBETTİN VE ACI MI ÇEKİYORSUN?
Kayıplar, bireyleri depresyona sokabilen en büyük etkenlerden biridir. Eğer bir kişi bir yakınını kaybettiyse ve kayıp beklenmedik bir anda gerçekleştiyse, bu durum o kişiyi derinden üzer.
Ayrıca;
1. Vefat edenle, kayıp yaşayan birey arasında daha öncesinde yaşanan büyük bir sorun varsa,
2. Onu affedemediyse,
Ondan beklediği sevgi ve ilgiyi yeterince bulamadıysa,
3. İlişkileri ile pişmanlıklar, keşkeler yaşıyorsa,
4. Ona karşı söyleyemediği, anlatamadığı duygu birikimleri varsa; o ölüm onu, başkalarına göre daha çok üzer, sarsar ve çok daha fazla etkiler. Bu özelliklerden biri sende mevcutsa bu konuda yardım almalısın.
Yakınını kaybettikten sonra altı ay geçtiği halde hâlâ günlük işlerinize dönemiyor, vefat durumuyla baş edemiyorsan da mutlaka yardım almalısın.
Böyle bir kaybını varsa öncelikle doğal olarak yas tut.
Yas tutarken bazı evrelerden geçeceğini de bil.
1. Şok yaşama.
2. İnanamama.
3. İnkâr etme(kabullenmeme)
4. Üzüntü hali
5. Boşluk hissi( Onun yokluğu, her şeyin artık anlamsız gelmesi)
6. Telaş hissi(bir daha onu görememek)
7. Suçluluk duygusu(Keşkeler yaşama)
9. Öfke
10.Anılarla oyalanma
Bu evrelerin bazılarını çok kısa yaşayıp diğer bir evreye geçebilirsin, bu normaldir. Yas dönemini çabuk atlatıp son evreye kısa sürede geldiysen ( ki bazı insanlar bu süreyi çabuk atlattığı için suçluluk duygusu hisseder). Suçluluk duymana gerek yok. Çünkü kimi insan kayıp vakasını geç, kimi de çabuk atlatabilir.
Bu durum;
1. Kaybettiğin kişiyle olan ilişkinle bağlantılı olabilir.
2. Ahiret, kader inancınızın güçlü olup olmamasıyla ilgili olabilir.
3. Güçlü ya da zayıf kişilikliğe sahip olup olmamanla ilgili olabilir.
4. O kişiyi affedip affetmemenle ilgili olabilir.
5. Ona karşı suçluluk duyup duymamanla bağlantılı olabilir.
6. Ona karşı varolan duygusal bağınının kuvvetli olup olmamasıyla alâkalı olabilir.
7. Onunla ilgili keşkeler yaşayıp yaşamamanla alâkalı olabilir.
8. Ölümünün beklenmedik şekilde gerçekleşmesiyle ilgili olabilir. Aniden kaybetmiş olabilirsin.
Kaybettiğin yakınının yokluğuna dayanabilmen için bakış açını değiştirme :
1. Kaybettiğin kişi senin bu kadar kendini yıpratmanı ister miydi?
(İstemezdi öyle değil mi?)
2. Senin gibi sevdiği yakınını kaybeden insanlar var mıdır bu dünyada?
(Yakınını kaybetmeyen yok öyle değil mi? Yani şu çektiğin acıyı çeken milyonlarca insan var yeryüzünde.)
3. Yakınlarının vefatını bir şekilde atlatabilmiş insanlar var mıdır sence?
(Artık ölümü kabullenmiş. Bu durumun her canlı için var olduğuna inanmış, günlük yaşamına dönmüş insanlar var mıdır?)
4. Eğer çevrende yakınlarını kaybetmiş başka insanlar varsa onlarla konuş. Dertleş, dertler paylaşılarak azalır.
5. Ölüm nedir sence?
Yok oluş mudur?…
Ölüm yok oluş değildir. Başka bir boyutta varoluştur. Sen sadece o kişiyi bu dünyada beş duyu organınla fark edemezsin. Özlersin. Dokunmak, sarılmak, sohbet etmek, gözlerine bakmak, eskisi gibi hissetmek istersin…
Ama yapamazsın…Eskiden onunla beraberce yaptıklarını yapamamaktır insana acı veren…Belki hala o evde yaşıyor, ya da çıkıp geliverecek ve ” Ben ölmedim, şaka yaptım, bak geldim işte, buardayım” deyiverecek gibi bir his duyarsın.
En kötüsü de kıyamadığın birini toprağın altına kendi ellerinle defnetmendir….
Üzülür, ağlarsın…
Sonrasında da anılarla yaşarsın…Bu yaşadıklarının hissettiklerinin hepsi normal. Çünkü ben de sevdiklerimi kaybettim. Yakınlarını kaybeden tüm insanlar da bu duyguları hissediyor inan…
Ama o kişinin bu dünyadan sadece madden ayrıldığını bilirsen; ölümün her canlı varlıkta, her insanda olacağını, ölümün aslında Allah ‘a kavuşmak olduğunu bilirsen; kabullenirsen, o yakının için dua eder, bilinçaltında helalleşirsen rahat edersin.
Peki Ölümden Korkuyor musun?
Ölüm bir evredir. Tıpkı doğum gibi, tıpkı yaşamak gibi…
Anne karnına düşmeden önceki halini hatırlıyor musun?…
Ya anne karnındaki halini?…
Doğumunu?…
Hepsi bir boyut.
Bir evre., ölüm de bunlardan biri.
Tatile bir otele gittiğini düşün. Orada ne yaparsın? Otele girersin. Etrafı incelersin, yer, içer, gezersin. Çevrendeki insanlarla tanışır, belki kaynaşırsın. Ama zaman geçer, artık otelden ayrılma vaktin gelir. Oteli beğensen bile oradan hiçbir şey alamadan geldiğin gibi evine dönersin. Dünyada yaşamak ve ölmek de tıpkı bir otelde kısa süreliğine yaşamak gibi bir şeydir aslında. Dünyada tanıdığımız insanlar da bizi bir şekilde etkiler. Bizim öğretimizdir, bizim öğretmenlerimizdir onlar. Bizler de onların.
O halde burada kaldığımız süre içinde güzel ilişkiler kurabilmek,Yaradanın bizi yaratma nedeninin farkına vararak, olması gerektiği gibi yaşamak, hayat amacımızı gerçekleştirmek, niçin bu dünyada varolduğumuzu bilebilmek, öğretilerimizi almak ve
tüm çevremize kendimizle ilgili güzel anılar bırakabilmektir önemli olan. Ve arkamızdan ‘ çok iyi bir insandı’ dedirtebilmek; bir hoş sada bırakabilmek belki de…
Sevgiyle ve sabırla kal.
Ayşegül Özkonak
Kişisel Gelişim ve Sosyal İletişim Danışmanı
Bir cevap yazın