Bugün farklı bir açıdan bakalım istedim.
ERKEK GÖZÜYLE
Şimdiye kadar, tüm yazılarda, görsellerde, yayınlarda, karikatürlerde, skeçlerde hep erkekleri eleştirdik, suçladık, yargıladık, kınadık. Hiç de sormadık “bu erkekler nasıldır, ne hissederler? “diye.
Erkek dediğin şöyle olmalı, böyle olmalı dedik. Şöyle korumalı, böyle sahip çıkmalı istedik.
Bizdeki eksikliği, boşluğu doldursun istedik. Bazı gerçekleri ve onun da bir insan olduğunu unuttuk.
Kadının içinde nasıl küçük bir kız çocuğu varsa, her erkeğin içinde de küçük bir oğlan çocuğu var. İçinden neşelenen ama erkekliğe toz kondurmayan….
Bizler nasıl bir şeylere üzülüyorsak, onların da bizlere söyleyemediği üzüntüleri var. Zayıf ( güçsüz) görünmemek için duygularını sakladığı…
Bizler ağlayabiliyoruz ya özgürce her ortamda; onların da ” erkekler ağlamaz” inancıyla içine akıttığı gözyaşları var.
Bizlerin nasıl bir takım korkularımız varsa; onların da korkuları var. ” Sevilmeme, istenmeme, reddedilme, kabul edilmeme korkusuyla sevdiği kadına ” seni seviyorum” demekten çekinip belki de yıllarca keşkeler yaşadığı…
O patlamalarının, öfkelerinin altında ” parasız görünmek, değersiz görünmek, yetersiz görünmek, kaybetme” gibi korkuları var belki de.
Bir hikaye:
Günlerden bir gün, bir dişi kurbağa ile bir erkek kurbağa göletin birinde yüzerek keyif yaparlarken; gölete su içmek üzere gelen bir öküz görürler. Dişi kurbağa öküzün iriliğine hayranlık ve merakla bakar. Erkek kurbağa;
” ben de onun kadar iri olabilirim! ” der.
Dişi kurbağa ” yaaa? Ol da görelim” deyince, erkek kurbağa; kendini şişirir, şişirir; ” Oldu mu? ” diye sorar.
” Olmadı!” Cevabından sonra biraz daha şişer…
Her ” Olmadı! ” Cevabını aldıkça daha da çok şişirmeye devam eder kendini…En sonunda dayanamaz, patlar ve ölür.

İşte bu hikayedeki gibi gücünün üstünde isteklerde bulunduk erkeklerden. Bu istekler onda stres yarattı. Öfke yarattı. Öfkesinin nedenini anlayamadık. Sorgulamadık çünkü. Ve gereksiz her istek, olumsuz bir davranış olarak ailemize döndü. Kavgalara, patlamalara sahne oldu.

“Tanışma günümüzü unuttun, sözlülük günümüzü unuttun, nişanlılık günümüzü unuttun, evlilik yıldönümümüzü unuttun!!!???
İstediklerimi almayı unuttun!!!???” …tun, tun, tun…
Tamam unutmasın da, unutsa en kötü ne olur? Haklı mı olmak istersiniz, mutlu mu?…
Hani skeçlerle konu olmuş kadınlarda var olan genel bir tabir (/etiketleme) vardır ya,
” erkekler anlayışsızdır, (/odundur ) düşüncesizdir ” diye. İşte bu da değiştirilmesi gereken olumsuz bir inanç.
İnanç, düşünce değişirse; duygu değişir, böylece çevreye yayılan rezonans da değişir.
Duygu değişince; davranış değişir, davranış değişince: durum değişir.
Durum değişmesi demek, karşı cinsle iletişimin değişmesi, gelişmesi, güzelleşmesi demek…
Erkekleri de biz kadınlar yetiştiriyoruz, eğitiyor, öğretiyor, tavır ve davranışlarımızla değişimlerine neden oluyoruz unutmayalım…
Kadınlar dünyayı güzelleştiren varlıklardır. Ama bir kadın; ne istediğini, ne kadar istediğini, nasıl istediğini, istediği kişinin özelliklerini ve ne zaman isteyeceğini bilebilirse, erkeğini olduğu gibi kabul eder, ona her anlamda destek olabilirse, onun eksik yanını kendi bütünlüğü ile tamamlayabilirse, gücüne güç katmış olur. Aşkına da aşk….:)
Sevgiyle ve aşkla kalın…
Ayşegül Özkonak