ANILAR
Evimizin bahçesinde; bölmelerinde tavuk, hindi, kaz ve koyunlarımızın olduğu iki odalı uzun bir dam vardı. Damın duvarına yaslanmış bir şekilde duran 1,5 – 2 metrelik uzunluğunda, babamın el emeği tahta merdivene tırmanır, damın çatısına çıkar, düşme korkusu duymadan kiremitlerinde seyirtir, o yüksekten Eskişehir’e uzanan asfalt yolu izlerdim. ( Kırılan kiremitleri tamir etmek de canım babama düşerdi).Damın dibindeki elma ağacının, çatıya sarkan dallarındaki en tatlı elmaları koparır yer; tam rüzgar eserken, iki kolumu yanlara açar, rüzgarın yüzümü tenimi yalayarak geçtiği anda, gözlerimi kapar hayaller kurardım. İnerken merdivenden inmez; ağacın, damın duvarına en yakın ve güçlü dalını yakalar, bir daldan diğerine tutunarak aşağı atlardım. Kardeşlerimle; bahçemizin etrafındaki boyumuzu 1,5 kat aşan duvara tırmanır, iki kolumu açarak dengeye gelir, üzerinde yürürdüm. Sakin görünen bir kız çocuğuna göre bayağı hareketliydim. Mahalle arkadaşlarımızla akşama kadar, beş taş, üç taş, met( çelik- çomak) oynardık. Şimdi hayal ediyorum o iki ucu sivri met çubuğunu oynarken birimizin kafasına gözüne nasıl gelmezmiş. Annem: -Akşam oldu, yeter artık eve girin. Akşam akşam başınıza gözünüze gelir, yeterin artık! Diye seslenir;
– Anne n’olur çok az kaldı diye yalvarırdık.
Bazen yakan top oynardık.
Kızlı erkekli oynadığımız oyunlarda, hiçbirimizin aklına kötü, en ufak bir şey de gelmezdi.
Bahçemizde hemen her çeşit meyve ağaçları vardı. Kayısı, erik. vişne , elma, armut, dut, iğde, fındık, böğürtlen, ayva, kiraz. En sevdiğim an da; ; ” Bu benim ağacım dediğim” kayısının dalına minder atıp , çıkıp kitap okuduğum, kendimle baş başa kaldığım andı.
Bahçemizde ilkbaharda ilk açan çiçekler , duvar dibindeki güllerin altındaki nergis ve sümbüllerdi. Onları koklamadan okula gitmezdim .Sanırım o yüzden bu çiçekleri diğerlerine göre daha fazla seviyorum…

Zihnimiz hep acı olayları kaydeder. Nedeni de bizi benzeri olumsuzluklardan korumak içindir. Oysa sadece acı değil, çok güzel anlarda yaşarız…Eğer o algımızı açarsak, o güzelliklere de daha çabuk ulaşırız.
Gözlerinizi kapatıp geçmişteki o güzel zamanlarınızı hayal etmeye çalışın. Tekrarladıkça o anıların arttığını da fark edeceksiniz. Derin nefesler alıp vererek, odaklanarak bu duyguyu hissedin.
Yaşadığımız küçük anlar, bizi yıllar geçse bile nasıl da mutlu ediyor öyle değil mi?
Çocuklarımıza küçük ama güzel anlar, anılar bırakalım.
Sevgiyle kalın.
Ayşegül Özkonak

Aile Danışmanı