MÜKEMMELİYETÇİ MİSİNİZ?
Herşey mükemmel olsun diyenlerden misiniz?
Herşey size göre mükemmel olmalı.
Herkes kuralına göre hareket etmeli, her iş zamanına göre yapılmalı, insanlar buna dikkat etmezlerse de; sinirlenir, öfkelenir, ya içe atar ya da fazlasıyla öfkelenirsiniz ve bazen devam eden durumda o kişiyi hayatınızdan bir çırpıda silebilirsiniz. Bunlar size tanıdık geldi mi?
Dahası var, takıntılara da sahip olabilirsiniz.Mesela, otellere gittiğinizde çarşaf götürüyor musunuz, evi baştan aşağı tertemiz yapıp, yorgunluktan halsiz kalıyor musunuz? Biriyle tokalaşmaktan çekiniyor musunuz? Mikrop kapacağınız korkusu var mı? (Takıntıların çeşidi çok fazla isterseniz araştırabilirsiniz ama esas konumuz bu değil).
Bunlardan başka kararsızlığınız da vardır. Karar vermediğiniz ve herşey mükemmel olsun istediğiniz için yapacağınız işleri erteler ve son anda yetiştirirsiniz. O da sizi iyice gerer.Bu yüzden de zaman yönetimini bilmeyenlerden olabilirsiniz.Muhtemelen özgüveniniz de yoktur.Bu özellikler bende yok demeyin. Okumaya devam edin.İnsan kendini tanırsa değişim başlar. İnkar ederse asla…Gözlerinizi kapatıp, kendi davranışlarınıza uzaktan bakın.
Şimdi değişime hazır mısınız?
Herşey mükemmel olabilir mi biraz inceleyelim mi?
Doğaya bakın. Ağaçlara…Hiç onları incelemek için zaman ayırdınız mı?
Farkettiniz mi, dallar eğri büğrü? Her birinin yaprakları değişik büyüklük, çeşitlilik, tip ve farklı yeşil tonlarda. O şekilde olmak onlara bir farklılık ve güzellik katıyor. Hatta bu eğrilikle, çok da tatlı ve güzel meyveler veriyorlar. Öyle ki bir meyve diğerine bile benzemiyor. Hatta onlar da bazen yamuk oluyor. Tabii GDO lu değilse.
Hayatta hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil.
Mükemmel olmadan da bir güzellik var.
İnsanın yüzünü sanal olarak ortadan ikiye ayırdığımızı varsayalım. Yüzün sağ yanı ile sol yanı bile tıpa-tıp aynı değil. Ayrıca kusursuz olması da öyle. Düşünsenize, tüm insanlar tornadan çıkmış gibi olsa, tüm ağaçlar tek tip, tek renk, tek model, dümdüz olsa kurgu film gibi;
mutlu olur muydunuz?
O halde mükemmellik rahatsız edici. Psikolojide de böyle. İnsan zihni mükemmelden uzaklaşıyor. Mükemmel partner istemiyor meselâ.
Mükemmeliyetçiyseniz kendinize odaklanın. Bu durum sizi bedenen, zihnen , ruhen yoruyor öyle değil mi? Mesela birileriyle beraberken, bedeninizle oradayken; zihniniz , ruhunuz, tamamlanacak işlerinizle meşguldür. Ve en güzel anları yaşayamazsınız; anı kaçırır, mutsuz olursunuz.
Yapılan her işte; başkalarına güvenmez, kendinizin en doğrusunu yaptığına inanır, onların yaptıklarını da beğenmez,kontrol etme isteği duyarsınız. Bu kontrol etme isteği de sizi yorar.
Şimdi kendinize ve hayatınıza tekrar odaklanın. Eğer bu durum sizi yoruyorsa, hayatta hiçbirşeyde mükemmellik de olmadığına göre; kendinizde, kıyafetlerinizde, hayatınızda, başkalarında mükemmeli aramak niye?
Peki ne yapmalıyız?
Bunların değişimi için inandığınız, güvendiğiniz bir danışmandan destek alabilirsiniz. Buradan size önerebileceğim şu.
Öncelikle bir görev ve sorumluluk verirken,
başkalarına güvenmemekten, her birşeyi kontrol etme zorunluluğundan kendinizi serbest bırakın.
Bunu size atalarınız dikte etti. Mesela, çok mükemmeliyetçi bir anne ya da babanız vardı ya da her ikisi de mükemmeliyetçiydi. Yaptığınız her işin düzgün ve hatasız olmasını istediler. Yaptığınız işte genellikle kusur aradılar. Hatalıysa, yeniden düzelttirdiler.Onların da suçu yok.
Onlar da bu davranış şeklini kendi atalarından öğrendi.Kabul edilmek, değer görmek istediler. Çünkü kabul edilmediler, değersizlik , yetersizlik, hayata güvensizlik duygularına sahiptiler.
Doğru mu yaptılar?
Tabii ki hayır. Bunun olumsuz bir davranış, alışkanlık, inanç , düşünce olduğunun farkında değillerdi.Ama artık siz farkındasınız. Zorlandığınız, değiştirmeye çalıştığınız , kontrol ettiğiniz şeylerin değişmediğini gözlemlediğinizde, teslimiyete ve kabule geçmeyi, esnek olmayı da deneyin. Bakın hayatınız nasıl da anlamlı ve güzel oluyor. Sevgiyle kalın.
Ayşegül Özkonak
www.aysegulozkonak.com